YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR SERMAYE ARTIŞ RAPORU 

27/1/2013 tarih ve 28541 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 73/d maddesine göre sermaye artırımı sadece iç kaynaklardan veya sermaye taahhüdü yoluyla ya da sermaye taahhüdü ile birlikte iç kaynaklardan yapılıyorsa,

  • Sermayenin Tamamının Ödendiğine,
  • Karşılıksız Kalıp Kalmadığına Ve,
  • Şirket Özvarlığının Tespitine,
  • İç Kaynaklardan Karşılanan Tutarın Şirket Bünyesinde Gerçekten Var Olduğuna İlişkin,

Yeminli Mali Müşavir veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Raporu ya da denetime tabi şirketlerde denetçinin bu tespitlere ilişkin raporu tescil sırasında aranan belgeler arasında sayılmıştır.

Ayrıca, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü 27 Eylül 2013 tarihinde yayımladığı Genelge ile ortakların şirketten olan alacağını, ortağı olduğu şirketin sermaye artırımında ayni sermaye olarak şirkete koyması durumunda alacağın varlığının tespitinin Yeminli Mali Müşavir raporlarıyla yapılabileceğini belirtmiştir.

Genelge’de yer alan düzenlemelere göre, ortağın şirketten olan alacağını ayni sermaye olarak şirkete koyması halinde;

i- Ortağın şirketten olan alacağını, bir başka şirketin kuruluşunda veya bir başka şirketin sermaye artırımında ayni sermaye olarak koyması durumunda, pay sahibinin şirketten olan alacağının varlığının tespitinde Kanun’un 343. maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce hazırlanacak rapor ibraz edilmesi gerekmektedir.

ii- Ortağın şirketten olan alacağını, ortağı olduğu şirketin sermaye artırımında ayni sermaye olarak koyması durumunda alacağın varlığının tespitinde, Kanun’un 343. maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce hazırlanacak rapor ibraz edilebileceği gibi, Yeminli Mali Müşavir veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavir raporu ya da denetime tabi şirketlerde denetçinin bu tespitlere ilişkin raporu da ibraz edilebilecektir.

Buna göre;

  • Kurum/Şirket Tarafından Sermaye Artışına Kaynaklık Eden Ortaklara Borçlar Cari Hesabının Gerçekten Şirkette Bulunup Bulunmadığı,
  • Ve Varsa Ne Tutarda Bulunduğu,
  • Cari Hesap Alacağının Sermaye Taahhüdünün Karşılanmasında Yeterli Olup Olmadığı,
  • Cari Hesaba Konu Alacağının Nakit Kaynaklı Olup Olmadığı,
  • Bu Alacağın Vadesiz Mahiyette Olup Olmadığı,

Gibi hususlara ilişkin tespit ve değerlendirmeler YMM Özel Amaçlı Raporu ile tespit edilebilecektir. 

ORTAKTAN ALACAKLARIN SERMAYE  ARTIRIMINA  İLİŞKİN YASAL  DÜZENLEMELER:

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 127'nci maddesinde alacaklar ile devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değerin ticaret şirketlerine sermaye olarak konulabileceği belirtilmiştir.

Kanun’un 342. maddesinde ise ayni sermaye olarak konulabilecek mal varlığı unsurları; üzerlerinde sınırlı bir ayni hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikri mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil malvarlığı unsurları olarak belirlenmiştir.

6102 sayılı TTK’ nın 127. maddesi ile 342. maddeye yapılan gönderme ve 342. maddede belirtilen nakden değerlendirilebilme ile devrolunabilme nitelikleri birlikte değerlendirildiğinde, alacakların sermaye şirketine ayni sermaye olarak konulabilmesinin mümkün olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Kaldı ki, bu husus 342. maddenin birinci fıkrasının son cümlesinde de açıkça düzenlenmiş ve henüz vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, 6102 sayılı TTK’nın 581’inci maddesinin birinci fıkrasında, limited şirketlere “ üzerlerinde sınırlı aynî bir hak, haciz veya tedbir bulunmayan; nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar ve adlar da dâhil, malvarlığı unsurları” nın aynî sermaye olarak konulabileceği hükme bağlanmıştır.

Ortağın Cari Hesap Alacaklarının Sermayeye İlavesi:

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından  yayımlanan 02.01.2014 Tarih Ve 50035491.449.023 Sayılı Genelge ile aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir:

“Buna göre; ortağın şirketten olan alacağının, yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir raporu ya da denetime tabi şirketlerde denetçinin bu tespitlere ilişkin raporu ile sermaye artırımına konu edilebilmesi için; bu alacağın yalnızca şirkete nakit olarak verilen borçtan kaynaklanması ve ibraz edilen raporda da bu alacağın nakdi borçlanmadan kaynaklandığının açıkça belirtilmesi, bunun dışında kalan ortakların alacakları bakımında yapılacak tespitin ise 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 343 üncü maddesi uyarınca şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce hazırlanacak raporla yapılması gerekmektedir.”

Ayrıca, Bakanlık tarafından yazılı cevaplardan anlaşılacağı üzere cari hesap alacağına yürütülmüş olan faiz, YMM, SMMM veya denetçi raporuna dahil edilememekte, fakat kur farkları ise dahil edilebilmektedir.

6102 Sayılı Kanunun 376. maddesinde “Sermayenin Kaybı, Borca Batık Olma Durumu” başlıklı hükmüne göre şirket mali durumunun bozulması halleriyle ilgili olarak aşağıdaki tespitlere de Raporda yer verilmesi gerekecektir:

(1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.

 (3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.

WeCreativez WhatsApp Support
ADEN YMM