SORU 5: YATIRIM TEŞVİKİ KAPSAMINDA ALINAN FAİZLER KURUM TARAFINDAN DOĞRUDAN GELİR OLARAK MI DİKKATE ALINMALIDIR?
Cevap:
Bahsi geçen faiz desteği, yatırım teşviki kapsamında kredi faiz ödemesi yapıldıktan sonra prim borçları bulunmamak kaydıyla ödenmektedir. Aracı kurum, faiz desteğine esas olan kredinin teşvik belgesi kapsamındaki harcamalar için kullandırılmasıyla yükümlüdür. Kredinin amacı dışında kullanıldığının tespiti halinde, Bakanlıkça ödenen faiz desteği tutarına ilgili bankanın bu kapsamdaki krediye uyguladığı faiz veya kâr payı oranı uygulanmak suretiyle Bankaca tespit edilecek meblağın, finansal kiralama şirketlerince ise ödenen faiz desteği miktarına itfa planının düzenlenmesinde uygulanan faiz veya kâr payı üzerinden tespit edilen tutarın beş iş günü içerisinde bütçeye gelir yazılmak üzere muhasebe birimi hesabına yatırılması gerekir.
Faiz desteği en az 1 yıl vadeli yatırım kredilerine verilmektedir. Aracı kurum tarafından yapılan değerlendirme sonucunda kredi kullanımı veya finansal kiralama sözleşmesi yapılması uygun görülen projelere ilişkin faiz desteği müracaatları, yatırımcı adına protokolde belirtilen esaslar çerçevesinde aracı kurumca Genel Müdürlüğe yapılır. Bakanlıkça faiz desteği ödemelerinin vadeyi takip eden ayın sonuna kadar yapılması esastır. Ancak, Hazine nakit dengesi veya diğer zorunlu haller nedeniyle ödeme tarihinde Bakanlıkça değişiklik yapılabilir.
Görüldüğü üzere bahsi geçen kredi faizi, teşvikli bir yatırıma bağlanmış olup, yatırım tamamlanıncaya kadar yatırım maliyeti ile ilişkilendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Kaldı ki, Maliye Bakanlığı’nın yatırım maliyetinin tespitindeki genel yaklaşımı da aktifleştirildiği tarihe kadar olan maliyetlerin yatırımla ilişkilendirilmesi yönündedir.
Bu konuda aksi yönde görüşlerin de bulunduğunu ifade etmek gerekmektedir.
Faiz desteği, koşul ve şartları teşvike bağlı bulunan bir yatırımın şartlara uygun gerçekleşmesi halinde devlet tarafından sağlanan bir yatırım desteği olup, krediden bağımsız olmayıp birbiri ile tamamen ilişkili bir gelirdir.
Bu gelir, hukuk normlarına göre krediye ilişkin faizin teşvikine dayanmakta ve başlı başına bir gelir unsuru niteliği taşımamaktadır.
Sonuç itibariyle, bahsi geçen faizlerin yatırım maliyetinin tespitinde aynen olumlu kur farkları gibi yatırımın aktifleştirildiği tarihe kadar dikkate alınması gerekmektedir. Zira, Kurum prensip itibariyle gelir yaratıcı bir işlemin içerisinde bulunmayıp, kendisine özel bir düzenlemeyle sunulmuş haktan istifade etmektedir. Bu olaylar ise birbirinden bağımsız şarta bağlı olmayıp bir bütünü temsil etmektedirler.