SORU CEVAP: Kıdem Tazminatının Gider Niteliği Ve Vergilendirilmesi

Kıdem tazminatının ödenmedikçe gider yazılıp yazılmayacağı, çekle senetle ödenince gider niteliği ve ikale sözleşmelerine istinaden yapılan ödemenin vergisel durumlarında tereddütler çıkmaktadır.

Burada özet olarak şahsi fikirlerimizi beyan edeceğiz, özel hususları tartışmanızda fayda olduğunu iletmek isteriz.

Kıdem tazminatı 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesine göre en az bir tam yıl çalışma süresini dolduran işçinin hizmet akdinin kanunda öngörülen nedenlerden biriyle sona ermesi halinde işçiye yahut mirasçılarına yapılan bir ödemedir. 

İhbar tazminatı ise; çeşitli sebeplerle işten çıkartılan işçiye çalışma saatleri dikkate alınarak verilen bir tazminattır. Hem işveren hem de işçi, iş akdinin feshinde bildirim sürelerine uymak zorundadır. İhbar tazminatı sadece işçiye ödenmeyip, bildirim şartlarına uymayan işçinin de işverene ödeme yükümlülüğü olan bir tazminattır.

İhbar tazminatında asıl amaç; işçi veya işverenin işi bırakma veya işten çıkarma düşünceleri varsa bu düşüncelerini kanunun öngördüğü sürede karşı tarafa bildirmelerini sağlamaktır. İhbar tazminatı; çalışanın işten çıkarılmasından doğan, işverenin se işçinin işi bırakmasından doğan mağduriyetlerin önlenmesi amacını taşımaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Tazminat ve yardımlarda" istisna başlıklı 25 inci maddesinin 7 numaralı bendinde; 1475 sayılı Kanuna göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamının gelir vergisinden istisna olduğu hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, kanuna uygun olarak hesaplanmış ve belirlenmiş sınırları aşmayan kıdem tazminatları Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesi gereğince gelir vergisinden istisna olup, gelir vergisi tevkifatı kapsamında bulunmamaktadır.  Aşan kısım normal ücret olarak vergiye tabi olacaktır.

GVK'nın 25/7. maddesi çerçevesinde hizmet erbabına verilen kıdem tazminatlarını GVK'nın 40/3’üncü maddesine göre "isle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar" olarak kabul etmektedir. Bu çerçevede de kıdem tazminatlarında tahakkuk esası değil, ödeme esas alınmaktadır. Kıdem tazminatının kaynağı bir kanun hükmü olup, diğer gider maddelerine aykırı bir düzenleme içerdiği açıktır.

Unutulmamalıdır ki, bazı vergi kanunu hükümleri açıklayıcı, bazıları ise bildirici hüküm ifade ederler. Bahsi geçen hüküm açık bir belirleme ile diğerlerinden ayrılmakta ve tahakkukun istisnasını teşkil etmektedir. Kaldı kı, hizmetin bir parçasını temsil etmediğinden tahakkuk usulü aranmamaktadır (ücrette ise ödenmese bile tahakkuk edeceği tabidir). Zaten bahsi geçen ödemenin tazminat olarak nitelendirilmesi ücretten farklılığı ortaya koymak için yeterlidir. Zira, GVK 40/1. madde zaten ticari kazancın elde edilmesine bağlı giderlerin gider olacağını dikkate almaktadır.

Bazı yazarlar ise hesaben ödeme kavramına atıf yaparak cari hesaba alacak kaydı atmanın, yani çalışanın alacaklı olduğunu gösteren kayıt atmanın gider yazmak için yeterli olduğunu belirtmektedir. Bu görüşe kesinlikle katılmamaktayız. Zira, bahsi geçen kavram tamamen stopajla ilgili olup, muvazzalı şekillerde ödeme yoluyla stopaj ödenmesinin önüne geçmek amacıyla ihdas edilmiştir. Hesaben ödeme yeterli ise, GVK 40. madde de özel belirlemeler yapmanın bir anlamı kalmayacaktır.

Ayrıca, örneğin 40/6. madde de vergi resim harç vb için ödeme tabiri kullanılmamasının gerekçesi bunların zaten devletin takibinde bir alacak olması ilkesine dayanmaktadır. Bu unsurların gider yazılıp yazılmaması çok önemli değildir ve bu bilinçli bir tercihtir. Aksi durumda matrah beyan eden şirketlerin muvazzalı şekilde işçilerin sözleşmelerini fesh edip kıdem ödemeden gider yazmalarının önü açılmış olur ki, kanunun aradığı ilkelerin dışında bir durumu tartışıyor olacağız.

Maliye de açıkça ödeme hususuna dikkat etmektedir. (İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Özelgesi, Sayı:84098128-120.01.02.07[40-2013-3]-143 Tarih: 20/03/2015)

  

Buna göre kıdem tazminatı karşılığı vergi kanunlarına göre kanunen kabul edilmeyen gider olarak kabul edilmektedir. Varsa, ayrılan kıdem tazminatı karşılığı dönem matrahına ilave edilmelidir.

Bu durumda, daha önce karşılık ayrılan kıdem tazminatının izleyen yılda kısmen ya da tamamen ödenmesi veya tamamının iptal edilmesi durumunda ödenen veya iptal edilen tutarın gelir vergisi, geçici vergi ve kurumlar vergisi beyannamesinde "Diğer İndirimler "satırında beyan edilerek indirime konu edilmelidir.


Taksitle ödenen kıdem tazminatı tutarının bir veya birden fazla senede veya çeke bağlanması durumunda söz konusu çek veya senedin personele verilmesi hesaben ödeme tanımına dahil bir fiil olduğu için, çekin veya senedin verilmesi gider kaydı için yeterli olduğunu düşünmekteyiz.

Kaldı ki, bazı yargı kararları ile Maliye Bakanlığı özelgeleri (özellikle gayrimenkul sermaye iradı ödemelerinde) vadeli çek veya senet verilmesini ödeme kabul edip stopaja tabi tuttukları bilinmektedir. Zaten kanunda ödeme kavramına yer verilmiş olup, "nakdi" bir ödemeden bahsedilmemektedir. Aksi durum kavramı dar yorumlamaya neden olur.

Burada da bize göre gider yazılması mümkün olup, vade tarihinde ödeme gerçekleşmez ise (veya eksik gerçekleşir ise) o zaman gelir kaydı yapılması gerektiği açıktır.

İşyeri Devirlerinde:

Maliye Bakanlığı, personel devrinde ise tüm dönemlere ilişkin kıdem ödemelerini gider olarak dikkate aldırmamaktadır (IVDB, 62030549-125[6-2013/207]-1746 sayı ve 01/07/2014 Tarihli Özelge) (özel olarak incelenmesi gerekmektedir) :

“4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesine göre, şirketinizde çalışmakta iken işten ayrılan personelinize ödeyeceğiniz kıdem tazminatı tutarının; sadece şirketinizde çalıştıkları süreler ve ödediğiniz ücret tutarı esas alınarak hesaplanması gerekmekte olup, bu şekilde hesaplayarak ödediğiniz kıdem tazminatı tutarlarının kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınacağı tabiidir.

Ancak, belirtilen personelinize daha önce çalıştıkları şirketlerce, şirketlerinde çalışılan süre ve ücretler esas alınarak hesaplanarak ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının, şirketinizce ödenmesi halinde, söz konusu tutarlar şirketinizle ilgili yapılmış bir gider olmadığından, kurum kazancınızın tespitinde gider olarak indirilmesi mümkün değildir.”

İkale Sözleşmeleri:-Son Yasal Değişiklik Düzenlemelerinin De Dikkate Alınmasında Yarar Bulunduğunu İfade Etmek Gerekmektedir:

Maliye Bakanlığı, karşılıklı anlaşmaya dayalı İkale Sözleşmelerine istinaden ödemeleri de kıdem tazminatı kapsamında gelir vergisinden istisna olarak değerlendirmiştir (Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 15/12/2010 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.02-GVK-94-53 sayılı özelgesi):

"1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesi kapsamında ödenen kıdem tazminatının, çalışanın geçmişte işverene verdiği hizmet karşılığı yıpranmasının bedeli olarak ödenen bir tazminat niteliğinde olduğu düşünüldüğünde, tarafların iş sözleşmesini karşılıklı olarak anlaşmak suretiyle sona erdirmesi dolayısıyla, çalışana genellikle o işyerindeki çalışma süresi de dikkate alınarak yapılan ödemenin, aynı mahiyette bir kıdem tazminatını içerdiğinin kabulü gerekir.

Dolayısıyla, iş akdinin taraflarca karşılıklı olarak anlaşılmak suretiyle sona erdirilmesi dolayısıyla çalışana ödenmesi öngörülen tutarın; İş akdinin 1475 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesi uyarınca fesh edilmesi halinde aynı çalışanın hak edeceği kıdem tazminatına tekabül eden kısmının Gelir Vergisi Kanunu’nun 25 inci maddesinin 7 nci bendi uyarınca kıdem tazminatı olarak dikkate alınması ve bu çerçevede söz konusu tutarın gelir vergisinden istisna edilmesi, bu tutarı aşan kısmının ise hangi ad altında ödenmiş olursa olsun gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir.

WeCreativez WhatsApp Support
ADEN YMM