SERBEST MESLEK ERBABLARI BİNEK OTOMOBİL ALIMINA İLİŞKİN KDV’LERİ NEDEN İNDİRİM KONUSU YAPAMAZLAR?
Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
E. Hesap Uzmanı
I-Binek Otomobilde KDV İndirimine İlişkin Yasal Düzenlemeler:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK)’nun birinci maddesine göre Türkiye'de yapılan ticarî, sınaî, ziraî faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler açıkça verginin konusuna dahil edilmiştir.
İlgili Kanun maddesinin devamında ticari, sınaî, ziraî faaliyet ile serbest meslek faaliyetinin devamlılığının, kapsamının ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanunu’nda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği belirtilmiştir.
KDV İndirimine ilişkin esasların ve usullerin belirlendiği Mezkur Kanunun 29. Maddesinde ise “mükelleflerin”, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, “faaliyetlerine ilişkin olarak” kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi ile ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisini indirim konusu yapabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
3065 sayılı Kanunun 34’üncü maddesine göre verginin indirim konusu yapılabilmesi için fatura ve benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, uygulama kapsamına giren mükelleflerden gider veya maliyet unsuru olarak göz önüne alınabilecek mal ve hizmet satın alan mükellefler, satın alınan mal ve hizmetlere ait KDV’yi indirim konusu yapabilmek için, düzenlenecek fatura ve benzeri vesikalarda verginin mutlak surette ayrıca gösterilmesini isteyeceklerdir.
Kanunun 30/b maddesinde ise faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
1 Seri No’lu KDV Uygulama Genel Tebliğine göre Kanunun (30/b) maddesine göre, faaliyetleri; kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması, taksicilik işletmeciliği yapılması veya binek otomobillerinin çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobillerinin alışlarında ödenen ve faturalarda ayrıca gösterilen KDV indirim konusu yapılabilir. Buna göre, binek otomobillerini yukarıda belirtildiği şekillerde işleten mükellefler bu amaçla kullanılan binek otomobilleri ile ilgili olarak indirim hakkından yararlanabilir.
Ancak mükelleflerin işletme amacı dışında iktisap ettikleri binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen KDV’nin indirimi mümkün değildir. İndirim konusu yapılamayan bu vergi, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilir. Bu uygulama binek otomobili işletmeciliği ile uğraşan mükelleflerin işletme amacı dışında satın aldıkları binek otomobilleri için de geçerlidir.
3065 sayılı KDVK’nın ilgili maddesinin gerekçesine bakıldığı zaman da kanun hükmü ile özel otomobillerin muvazzalı şekilde “işletmeye” sokulması suretiyle özel tüketimin özendirilmemesi ve vergi kaybına sebebiyet verilmemesi amaçlandığı anlaşılmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu(VUK)’nun 3. Maddesine göre vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder.
Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır.
Vergi Usul Kanununda yer verilen bu hükümle vergi hukukumuza, yorum ve uygulama konusunda "Bilimsel Yorumlama Metodu" esası getirilmiş bulunmaktadır.
Madde metninde, "Vergi Kanunları Lafzı Ve Ruhu İle Hüküm İfade Eder." denildiğine göre, uygulamalarda ilk olarak olaya ilişkin metin hükmünün lafzı nazara alınacaktır.
Öngörülen yorum metoduna göre, olaya ilişkin -kesin bir lafzın- kanunda mevcut bulunmaması halinde, olay için uygulanacak işlem tayin edilirken veya bir çözüm yolu aranırken,
bir sonuca varılması ve bu sonuca göre hükümlerin uygulanması gerekecektir.
Diğer yandan, kanun hükümlerinin kanuna hakim olan hukuki düşüncenin sınırlarını aşacak şekilde genişletilerek yorumlanmaması ve kıyas yolu ile başka hadislere teşmil edilmemesi gerekir.
Kanunda diğer bir hükme atıf yapıldığı durumda “bile” kanunun öngördüğü sınırlar içinde kalınmalıdır.
Ayrıca, kanun hükümlerinin açık olmaması veya kanunda birbiriyle çelişen hükümlerin bulunması halinde, objektif hüsnüniyet kuralı gözönünde tutularak yorum yapılması esastır. Kanunda hüküm bulunmayan hallerde ise, hüküm koyarak kanun boşluklarının doldurulması kuralı vergi hukukunda kullanılamaz.
II-İlgili İdari İşlemlere-Görüşlere İlişkin Yasal Açıklamalar:
3065 sayılı Kanunun (1/1) inci maddesine göre Türkiye’de ticari, sınaî, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler vergiye tabidir. Kanunun 1’inci maddesinin ikinci fıkrasında ise bu faaliyetlerin devamlılığı, kapsam ve niteliği Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre, Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği hükme bağlanmıştır.
Kanun hükmü değerlendirildiği zaman faaliyet kavramının içeriğini Gelir Vergisi Kanunu ve ihtiyaç halinde Türk Ticaret Kanunu veya ilgili mevzuat hükümleri kapsamında değerlendirmek gerekmektedir.
Buna göre; adı geçen kanun incelendiği zaman;
hüküm altına alınmıştır.
Keza, Zirai Faaliyetle ilgili;
tanık olunmaktadır.
Bir diğer ifadeyle, vergi hukukumuz açıkça bu faaliyetleri, bir işletme kavramına bağlamıştır. Buna karşın, aynı şeyleri serbest meslek faaliyeti için ifade etmek mümkün olamayacaktır.
3065 Sayılı KDVK’nın 30/B Maddesi Açıkça;
mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hüküm altına alınırken, Maliye Bakanlığı’nın serbest meslek erbabı için ve/veya serbest meslek faaliyeti için binek otomobil alımında ödenen ve belgelendirilen KDV’yi indirim konusu yaptırmaması hukuken mümkün değildir.
Dikkat edileceği üzere, binek otomobilde KDV İndirimini engelleyen kanun hükmü incelenirken;
İşletmeye dahil olma kavramının, taşıtın-binek otomobilin envantere dahil olması yönünde değerlendirmelere bakıldığı zaman ise hukuken bu yorumun mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Dikkat edileceği üzere faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere “işletmelere ait” binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hüküm altına alınırken, açıkça -işletme faaliyetlerine- yönelik bir açıklamadan bahsedilmektedir. Bu kavramın serbest meslek faaliyetlerine teşmil edilmesi tam anlamıyla bir hukuk hatasıdır. İşletmeye dahil olma diğer vergi kanunları (gelir, kurumlar, VUK vb) açısından aktife girme ve envantere dahil olma gibi özelliklerle ifade edilse bile, KDVK açısından bu kabul edilebilir bir durum olmadığı gibi, KDVK’nda da bu yönde belirleme de yoktur. Zira, bu kavramlar amortisman ve kazanç tespiti gibi hususlar için önem arz etmekle birlikte, KDV mükellefleri tarafından faaliyetlerine ilişkin olarak satın alınan/iktisap edilen kıymetler yasal defterde KDV indiriminde bulunmak suretiyle amortismana tabi tutulmadan doğrudan KKEG vb işleme tabi tutulabilir (Veya bunların kayıtdışı satılmaları da gerçek bir alıma dayalı belgeye istinaden KDV indirimini engelleyemeyecektir). Bu kavramı bu şekilde KDVK için kullanmak hukuken mümkün ve doğru değildir.
Serbest meslek kazancına ilişkin 193 sayılı GVK’nın 68/4. bendi değerlendirildiğinde ise “mesleki faaliyette kullanılan tesisat, demirbaş eşya ve envantere dahil taşıtlar için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanlar”ın mesleki kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği ifade edilmiştir.
Burada yer alan “envantere dahil taşıtlar için” ifadesi serbest meslek erbabı için Gelir Vergisi Kanunu açısından gerekli ve zorunlu bir ifadedir. Zira, 213 Sayılı VUK’un 313. Maddesinde amortisman için açıkça işletmede kullanılma ibaresi kullanılmıştır. Bu bir tedvin zaafı değil, kanun koyucu tarafından yapılan bilinçli bir tercihtir.
KDV uygulaması açısından “envantere dahil olma” gibi bu tür kavrama ayrıca gerek te yoktur. Çünkü, işletme faaliyetleri nedeniyle KDV kapsamında olan veya serbest meslek faaliyeti nedeniyle veya diğer gerekçelerle KDV kapsamına dahil olan mükelleflerin KDVK’nın 29. Maddesine göre faaliyetlerine ilişkin bir iktisadi kıymet veya harcama olmadan bir harcama KDV indiriminde kullanılamayacak ve ayrıca gider olarak dikkate alınamayacaktır.
İşletme türü faaliyetlerde, envantere dahil olsa bile faaliyete ilişkin olmayan bazı gider ve iktisadi kıymetlere ilişkin KDV’lerinin indirimin red konusu olabileceği de çok açıktır. Dolayısıyla, konuyu salt “işletmeye dahil olma” kavramına bağlamak bile hukuken hatalıdır. Serbest meslek erbabının binek otomobillerinin KDV sinin indirim sorunu bize göre konu bu noktaya taşınmadan yukarıdaki gerekçelere istinaden çözülmektedir.
[1] Mesleki çalışmalarımızda yer alan bilgiler belli bir konunun veya yasal düzenlemenin veyahut yargı kararlarının çok geniş ve kapsamlı bir şekilde ele alınmasından ziyade genel olarak mükelleflere ve uygulayıcılara bilgi vermek, gündemi talip etmeye yardımcı olmak ve yorum yapmalarına yardım amacını taşımaktadır.
Makaleleri yazıldığı dönem ve yasal düzenlemelerin dikkate alınarak değerlendirme yapılmasının önemli olduğunu hatırlatmak isteriz. Makalelerin telif ve diğer yasal hakları doğrudan şirkete ve yazarına ait olup, atıf yapmadan veya izinsiz kullananlar hakkında her türlü yasal işlemin yapılacağını ifade ederiz.
Çalışmalarımız profesyonel hizmetlerimizi temsil etmeyebileceği gibi, her durum ve koşulda profesyonel yaklaşımlarımızı da ifade ettiği iddia edilemez. Yaptığınız fiili/pratik çalışmalarda bu değerlendirmeler dikkate alınırken, olayların koşullarının da incelenmesi, irdelenmesi, sonuçlarının iyi analizi son derece önemlidir. Bu tür çalışmalarda mutlak suretle bir profesyonelden bilgi alınması veya danışmanlık alınmasında fayda bulunduğu düşünülmektedir. Şirketimiz tarafından iş ortalarımızın personellerimizin yetişmesi ve gelişmesinden duyduğumuz sorumluluğu yerine getirme gayreti içinde olacağımıza dair sözümüzü tutma gayreti içinde olduğumuzu iletmek isteriz.
“ADEN Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ", söz konusu çalışmaların ve içeriğindeki bilgilerin özel durum veya koşullara bağlı olarak hata içermediğine dair herhangi bir güvence vermemektedir. Mesleki çalışmaları ve içeriğindeki bilgileri kullanımınız sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü risk tarafınıza aittir ve bu kullanımdan kaynaklanan her türlü zarara dair risk ve sorumluluk tamamen tarafınızca üstlenildiğinin bilinmesi gerekmektedir.