PETROL PİYASASI VE PETROL İLE ALTIN FİYATLARI ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER-2012
Ali ÇAKMAKCI
E. Hesap Uzmanı (Hesap Uzmanları Kurulu)
YMM, Bağımsız Denetçi
Yenilemeyen enerji kaynaklarının başında gelen ve dünya genelinde sınırlı olduğu düşünülen petrol ekonomilerde hammadde, güç ve enerji kaynağı olarak çeşitli şekillerde yoğun şekilde kullanılmaktadır. Ülkemizde ve dünyada yapılan bilimsel çalışmalar değerlendirildiğinde 40 yıllık süre içinde petrol rezervlerinin, yeni rezerv sahaları bulunmadığında, tükeneceği tahmin edilmektedir.
Petrol fiyatları ise ülke ekonomilerinin gelişmesini etkileyen en önemli değişkenlerden bir tanesidir. Petrolün fiyatının oluşumunda grative düzeyi önemli olmakta, gravitesi yüksek petrolün yoğunluğu azaldıkça kalitesi ve tabi ki fiyatı da artmaktadır. Petrol piyasasında arz ve talep arasında hassas bir denge vardır. Petrole olan talep normal koşullarda bir anda büyük sıçramalar yapamayacağından, yani petrolün fiyatına karşı talebi esnek olmadığından dolayı, petrol üreticileri olan ülkeler çok büyük rantlar sağlayabilmektedirler.
Petrol alanındaki yatırım politikaları ise çok değişken olup, birçok siyasi, iktisadi, askeri kararların etkisinde kalabilmektedir. Petrol arama faaliyetleri çok riskli yatırım alanları olduğu için ya çok büyük kazançlar doğmakta ya da çok büyük zararlarla karşılaşılmaktadır. Dikkat edilirse zengin petrol yataklarının olduğu yerde arama yapan şirketlerin “Fiyat/Kazanç” oranları diğerlerine nazaran daha yüksektir. Yani, bazı yatırımcılar bugün aynı tutardaki kazanç için bazı şirketlere daha büyük sermaye sağlamaktan hiç çekinmemektedirler. Zira, bu yatırımcılar bugünü değil, esasında geleceği fiyatlamaktadırlar.
Dünyada ham petrolün fiyatı üç şekilde belirlenmektedir. Birincisi, 1960 yılında 11 ülke tarafından kurulan OPEC petrol üreticilerinin menfaatine yönelik olarak belirlenen kartel fiyatı, WTİ (West Texas İntermediant) ABD petrolü fiyatı New York Borsasında, Brent petrol fiyatı ise Londra Uluslararası Petrol Ticareti tarafından belirlenmektedir. Petrol fiyatlarında yaşanan yukarı yünlü baskı cari işlemler açığında ithalatçı ülkeler açısından olumsuz etki bırakabilmektedir. Petrol fiyatlarını etkileyen unsurlar ise reel anlamda üretim (arama&geliştirme), taşıma, rafinaj ve stoklama ve dağıtım maliyetleridir.
Ülkemizde yeni açıklanan Orta Vadeli Plana göre 2013-2015 döneminde ihracatın 149-milyar Dolardan 187-milyar Dolara, ithalatın ise 239-milyar Dolardan 291-milyar Dolara çıkacağı tahmin edilmektedir. İthalatın en önemli unsuru ise her zamanki ciddi dışa bağımlılığımız nedeniyle yaklaşık 60-milyar Dolar civarında olması hedeflenen genel olarak enerji ithalatı olacaktır. Bu tutar, geçen seneki Planda 50 milyar Dolar olarak belirlenmişti. Yani, enerji ithalatımız nedeniyle 10 milyar Dolar daha fedakarlığa katlanmamız gerekebilecektir. Cari işlemler dengesindeki açığın ise 58-milyar Dolardan 64-milyar Dolara gelmesi beklenmektedir.
Petrol fiyatları petrol piyasası fiyatlandırma yönetmeliğine göre ülkemizde fiyatlar serbestçe teşekkül olmakla beraber, yerli üretim için ve fiyat taban ve tavanı belirlemelerinde kanun belirleyici olmaktadır. Ülkemizde petrol iletim, depolama, rafineri ve dağıtım lisansı kapsamında tarife, işleme lisansında fiyat listesi ve bayilerde ise fiyat ilanı oluşturulmaktadır. 5015 sayılı Kanunla petrol alım satımında fiyatlar en yakın erişilebilir dünya serbest piyasa koşullarına göre teşekkül etmektedir. Böylelikle, dünya piyasalarına entegre olmuş bir petrol piyasasının yerleşmesi aynen altında olduğu gibi hedeflenmektedir.
Altın ile Dolar ve petrol fiyatları arasında da bir ilişki mevcuttur. Bugün dünyada bir iktisadi varlığın değeri gelecekteki değerine göre fiyatlanmasından geçmektedir. Bir hisse senedi, tahvil, eurobond, gayrimenkul, gelir ortalığı senedi gibi iktisadi kıymetler gelecekte getireceği getiri esas alınarak fiyatlamaya tabi tutulmaktadır. Fakat, altın fiyatı bu ilkeden bağımsız olarak cari dönemdeki yatırım veya ticaret ihtiyaçları kapsamındaki talebe göre belirlenmektedir. Bir anlamda, yatırımcılar ve işletmeler, gelecekteki değerinin hiçbir şekilde değerlenmesine imkân bulunmayan bir kıymete yatırım yapmak suretiyle risk üstlenmektedirler. Altının fiyatının belirlenmesindeki en büyük etkenin spekülatif nitelikteki yatırımcı güdülerin varlığı olduğu ifade edilebilir. Merkez Banlarının para basması da ayrıca önemli bir konu olmaktadır. Ulusal veya uluslararası piyasalarda merkez bankaları para basmaya devam ettiği sürece önemli yatırım aracı altının değerinin önemli düzeylerde artacağı beklenmektedir. Zira, piyasada işlem hacmiyle mukayese edilemeyecek ölçüde bulunan paranın değeri ve buna ilişkin faiz getirisi düşmekte, sonuç olarak ta atıl para kendisine yeni yatırım alanları aramaktadır.
Altın fiyatlarının tarihi açıdan değerlendirildiğinde ekonomik buhran dönemlerinde, savaş, kriz ve bunlara benzer olumsuz senaryoların vukuunda artma yönünde ciddi eğilim gösterdiğine tanık olmaktayız. Dolayısıyla, dünyada altın üreten şirketler ve bunun ticaretini yapan kurumlar kriz dönemlerini demokrasi, barış, istikrar gibi kavramlara yeğlerler. Bir anlamda bu sektör kriz ortamlarından nemalanan nadir sektörlerden birisi olarak göze çarpmaktadır. Fakat, altının aksine petrol fiyatlarında spekülatif güdülerin aksine reel iktisadi ve ticari gelişmeler ön planda yer almaktadır. Buna karşın altın ile Dolar fiyatları ters orantılı olup, Dolar ile petrol fiyatları arasında doğru orantı bulunmaktadır. Daha önce de ifade ettiğimiz üzere petrol talebinin fiyat esnekliği gıda fiyatları kadar olmasa da düşüktür.
Ayrıca, ne yazık ki, ülkemizde altın fiyatlarının dünya piyasa fiyatlarından sapmalarının önlenmesi amacıyla KDV’nin 2004 yılında kaldırılmasına karşın, akaryakıt üzerinde devletin ÖTV ve KDV yoluyla fiyatların artmasının önüne geçilememektedir. Petrol piyasası üzerindeki aşırı yük büyümenin de önünde önemli bir engel olarak durmaktadır. Fakat, gelişmekte olan ülkeler çözümü bu şekilde aramakta ve ülkemizdeki gibi bütçe gelirlerinin çok önemli bir kısmı bu kaynaklarla sağlanmaktadır.