Özsermaye Faizi Artık İndirim Konusu Yapılabilecek!
2015 Köşe Yazısı
Ali ÇAKMAKCI
E. Hesap Uzmanı, YMM, Vergi Bölüm Başkanı
9 Mart 2015 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunulan "Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilmesinin ardından, 23-26 Mart 2015 tarihleri arasında Genel Kurul’da yapılan görüşmeler sonucunda kabul edilerek yasalaşmasıyla vergi mevzuatımıza yeni bir düzenleme girmiş oldu. Buna karşın, bahsi geçen Kanun düzenlemesi hali hazırda Resmi Gazete’de yayımlanmamıştır. Teklifin gerek Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, gerekse de Genel Kurul’da yapılan görüşmeler sırasında bazı maddelerinde değişiklikler yapılmıştır.
Türk şirketlerinin çok ciddi borç yükü taşımaları nedeniyle çok yakın bir zamanda Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek’e bir öneri sunmuştum. Bu öneri de benzer şekilde şirketleri borçla finansmanı yerine, özsermaye ile finansman yoluna teşvik etmekte olup, temel prensipleri ile benzerdir. Fakat bizim uygulamamızda gerçek kişi ortaklar için vergi yükü getirdiğinden seçim döneminde belki dikkate alınacak bir boyut olarak değerlendirilmemiş olabilir.
Bizim önerimizde temel olarak şirket ortaklarının cari hesap yoluyla şirkete koydukları ödünç fonlar için menkul sermaye iradları bölümünde alacak faizleri için bir “emsal güvenlik maddesi” gibi bir maddenin bulunmasının çok sağlıklı ve bütçe gelirleri üzerinde önemli etkisi olabileceği düşüncesi bulunmaktadır. Şöyle ki; şirket ortaklarının şirkete verdikleri fonlar nedeniyle emsal faiz oranında bir faizin (MB kısa vadeli avans veya reeskont oranı, mevduat faizi, azami mevduat faiz oranı, Libor vb) gerçek kişi ortak adına tahakkuk etmesine yönelik “emsal güvenlik maddesi” ile Hazinenin asgari düzeyde mevduat faizi vb tutarında bir menkul sermaye iradını vergilendirmeden mahrum kalması engellenirken, gerçek kişi ortağın da herhangi bir şekilde nema sağlamadan şirkete önemli düzeyde para kullandırmasının mantıksal bir gerekçesi doğmaktadır. Kaldı ki, 213 sayılı VUK’nun 3. Maddesine göre gerçek kişi ortak tarafından uzun süreli çok önemli tutardaki fonların herhangi bir nema sağlamadan verilmesi “iktisadi, ticari ve teknik” icaplara da aykırıdır. Elbette bu durumu iddia eden ispatla mükellef olmakla beraber, nerden buldun gibi yasal bir düzenlemenin olmaması kayıtdışının çözümünde samimi düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, bu tür şirketlerin ortaklarına genelde kar dağıtımında da bulunmadıkları bilinmektedir. Buna karşın, kurum şeklindeki ortaklar için düzenlemeye ise “transfer fiyatlandırması” hükmü bulunması nedeniyle bize göre ihtiyaç bulunmamaktadır. Cari hesap kaynaklı ödünç paranın gerçek kişinin hangi şirketinden bu paranın girdiği ise zaten önemli olmayacaktır. Böylece, bahsi geçen model şirket ortaklarının şirkete vermiş olduğu yüksek tutardaki uzun vadeli fonların doğrudan borç yerine, sermaye olarak dönmesini teşvik etmekle birlikte, nihayetinde sermaye yapıları erimemiş daha güçlü şirketlerimiz oluşacaktır.
Yeni Kanun Uygulama Esasları:
Kanun ile nakdi sermaye artışı yapan sermaye şirketlerinin teşvik edilmesi planlanmaktadır. Bilindiği üzere Türk şirketlerinin ciddi şekilde borç yükü taşıması, beraberinde çok önemli riskleri de bünyesinde taşımaktadır. Bu kapsamda, özsermaye lehine bazı özel düzenlemeler gündeme alınarak bu şirketlerin sermaye yapılarının daha sağlıklı bir çerçeveye oturtulması hedeflenmiştir.
Bildiğimiz üzere 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun (KVK) 10. maddesinde kurumlar vergisi matrahının tespitinde kurum kazancından yapılabilecek indirimler sayılmaktadır.
Henüz Resmi Gazete’de yayımlanmamış Kanun ile söz konusu maddenin birinci fıkrasına (ı) bendi eklenerek “sermaye şirketlerindeki” “nakit sermaye artışları” üzerinden hesaplanan faizin kurumlar vergisi matrahından indirilmesi imkanı sağlanmaktadır. Bir diğer ifadeyle, sadece sermaye şirketlerinde nakdi sermaye artışlarının teşvik edilmesi hedeflenmektedir.
Bu durumda, sermaye şirketi olmayan kurumlar vergisi mükellefleri ile gerçek kişi mükellefler bu uygulamadan yararlanamayacaklardır. Ayrıca, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, varlık kiralama şirketleri, bankalar ve sigorta şirketleri gibi finans, bankacılık ve sigortacılık sektöründe faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri de bu haktan yararlanamayacaktır.
Buna göre; sermaye şirketlerinin ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları ile yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden “ilgili hesap döneminin sonuna kadar” hesaplanan faiz tutarının % 50'si kurumlar vergisi matrahından indirilebilecektir.
Kanun hükmünde geçerli olan faiz, T.C. Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan "Bankalarca Açılan TL Cinsinden Ticari Kredilere Uygulanan Ağırlıklı Yıllık Ortalama Faiz Oranı" dikkate alınarak hesaplanacaktır.
Yukarıda açıklanan indirimden, sermaye artırımına ilişkin kararın veya ilk kuruluş aşamasında ana sözleşmenin “tescil edildiği hesap döneminden itibaren başlamak üzere” izleyen her bir dönem için ayrı ayrı yararlanılacaktır. Sonraki dönemlerde sermaye azaltımı yapılması halinde azaltılan sermaye tutarı indirim hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.
İndirim tutarı, kıst amortisman uygulamasındaki gibi “nakdi sermayenin ödendiği ay kesri tam ay sayılmak suretiyle hesap döneminin kalan ay süresi kadar hesaplanır”. Matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirilemeyen tutarlar sonraki hesap dönemlerine devredebilecektir.
Kapsama Dahil Olmayan Sermaye Artışları:
Sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklananlar dahil olmak üzere, sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından kaynaklanan sermaye artırımları indirim hesaplamasında dikkate alınmayacaktır.
Keza, geçmiş yıllar karları, sermaye ve kar yedekleri gibi işletme özkaynakları içinde yer alan değerlerin sermayeye eklenmesi halinde, işletmeye dışardan ilave nakdi bir kaynak girişi olmayacağı gerekçesiyle, bilançoda yer alan özkaynak kalemlerinden karşılanan sermaye artışları dolayısıyla indirim hakkından yararlanılamayacağı kabul edilmiştir. Söz konusu hüküm Genel Kurulda da aynı şekliyle kabul edilmiştir.
Ayrıca, sermaye şirketlerinde ortaklar veya ortaklarla ilişkili olan kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artırımları da indirim hesaplamasında dikkate alınmayacaktır.
Yürürlük Tarihi:
Plan ve Bütçe Komisyonu’nda söz konusu maddenin yürürlük tarihi 1 Temmuz 2015 olarak belirlenmiş ve Genel Kurulda da aynı şekilde kabul edilmiştir. Buna göre bahsi geçen Kanun, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması durumunda Resmi Gazete'de yayımlanacak ve yukarıdaki düzenlemeler 1 Temmuz 2015 tarihi itibarıyla yürürlüğe girecektir.
Bu durumda, nakit şeklinde sermaye artışı planlayan mükelleflerin bahsi geçen tarihe kadar bu planlamalarını ertelemelerinin yararlarına olacağı hususunu iletmek isteriz. Aksi takdirde, bu Kanun hükümlerinin getirmiş olduğu haktan yararlanamayacaklardır.