KOBİ BİRLEŞMELERİNDE İNDİRİMLİ KURUMLAR VERGİSİ ORANI UYGULAMASI
Ali ÇAKMAKCI
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
27 Ocak 2017 Cuma tarih ve 29961 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile küçük ve orta ölçekli üretim işletmelerinin birleşmesini teşvik edilmeye çalışılmıştır. Birleşme ile ölçek ekonomisinden faydalanılma teşvik edilmekte, sinerji yaratması beklenmekte, daha güçlü ekonomik yapıların ortaya çıkarılması hedeflenmektedir. Bu teşvik kalıcı değil, geçici mahiyet arz etmektedir.
Adı geçen Kanun ile 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 32 nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir:
“(5) 19 uncu maddenin birinci fıkrası kapsamında birleşen sanayi sicil belgesini haiz ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin, birleşme tarihinde sona eren hesap döneminde münhasıran üretim faaliyetinden elde ettiği kazançları ile bu kapsamda birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil olmak üzere üç hesap döneminde münhasıran üretim faaliyetinden elde ettiği kazançlarına uygulanmak üzere kurumlar vergisi oranını %75’e kadar indirimli uygulatmaya, bu indirim oranını, sektörler, iş kolları, üretim alanları, bölgeler, hesap dönemleri itibarıyla ya da orta ve yüksek teknolojili ürün üreten veya imalatçı ihracatçı kurumlar için ayrı ayrı veya birlikte farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu; bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
- Düzenleme, Bakanlar Kurulu’na KVK’nın 19. Maddesine uygun birleşen üretim şirketlerine “geçici olarak” indirimli kurumlar vergisi oranı belirleme yetkisi vermektedir.
- Herşeyden önce, ilgili Kanun hükmünün Bakanlar Kurulu’na kurumlar vergisi oranını %75’e kadar indirimli belirleme yetkisi Anayasa’nın 73. Maddesinde yer alan verginin kanunla alınıp kaldırılacağı, adalet, eşitlik, mali güce göre vergi ödeme kavramlarını zedeleyebileceği, esas itibariyle Bakanlar Kurulu’na neredeyse vergi koyup kaldırma yetkisi verilmiş olarak değerlendirilebileceği tartışmaları önemli hususların başında yer almaktadır.
- Bakanlar Kurulu, oran belirleme yetkisini ayrım yapmadan kullanabileceği gibi, kimya sektörü, ilaç sektörü, inşaat sektörü vb için ayrı ayrı; veya iş kolları, üretim alanları, bölgeler, hesap dönemleri itibarıyla ya da orta ve yüksek teknolojili ürün üreten veya imalatçı ihracatçı kurumlar için ayrı ayrı veya birlikte farklılaştırmaya yetkilidir.
- İndirimli kurumlar vergisi oranı için birleşen kurumların sanayi sicil belgesi sahibi olması gerekmekte ve bu işletmenin fiilen de üretim faaliyetiyle iştigal etmesi gerekmektedir.
- Birleşen ve birleşilen işletmelerin küçük ve orta ölçekli bir işletme olması gerekmektedir.
- Birleşen bu işletmenin, birleşme dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyanında sadece üretim kaynaklı kazancından doğan matraha indirimli oran uygulanacaktır. Üretim dışı, turizm gibi, pazarlama, reklam gibi, inşaat gibi, kiralama gibi vb faaliyetlerinden doğan kazançlar normal esasta vergilendirilmeye devam edecektir. Dolayısıyla bir kazanç ayrıştırması gündeme gelecektir. Maliye Bakanlığı, geçici vergi ve kurumlar vergisi beyannamesinde bu kazanç tutarlarının nasıl beyan edileceğine dair henüz açıklama yapmamıştır.
- Üretimden doğan kazancın nasıl tespit edileceği, ortak giderlerin nasıl dağıtıma tabi olacağı, amortisman giderlerinin nasıl dikkate alınacağı, ayrıca teşvik belgesi varsa ve indirimli kurumlar vergisi imkanı varsa uygulamanın nasıl olacağı hususları tartışma yaratacaktır. Teşvikli yatırımlarda diğer kazançlara da indirimli kurumlar vergisi uygulanmakta, keza öncelik sıralamasının nasıl olacağı çeşitli hukuki sorunlar ortaya çıkartacaktır. Kazanç ayrıştırmasında mükelleflerin üretim faaliyeti kaynaklı kazançlarını yüksek gösterme eğiliminde olma eğilimleri ortaya çıkabilecektir. Matrah farkı ile karşılaşmamak adına hassas davranılması gerektiği düşünülmektedir.
- Keza, işletmelerin üretim birimlerinin yurtdışında olması sanayi sicil belgesi sahibi olup olmamaları açısından önem arz etmekle birlikte, mükellef grubunun tam veya dar mükellef olması uygulamayı etkilemeyecektir.
- İndirimli kurumlar vergisi oranı uygulaması birleşmenin gerçekleştiği dönem dahil olmak üzere en fazla toplam 3 hesap dönemi geçerli olacak ve zarar olması durumunda ertelenemeyecektir.
- Her iki kurum için oran bazında “aynı indirimli oranın” uygulanıp uygulanmayacağı açık değildir.
- Birleşilen kurumun (devir gelen üretim konusu dışındaki) başka üretim faaliyetlerine de indirimli oranın uygulanıp uygulanmayacağı tartışma konusu olacaktır.
- Keza, birleşilen kurumun birleşen kurumdan gelen faaliyeti pasifize etme durumunda indirimli oran uygulaması nedeniyle cezalı tarhiyat olup olmayacağı gibi birçok husus tartışma yaratacaktır.
Maliye Bakanlığı, yukarıda tespitlerini yaptığımız hususların bir kısmı hakkında 12 seri no’lu KVK Genel Tebliğ (Kurumlar Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 1)’Nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Seri No: 12))[1] ile açıklamalarda bulunmuştur. BK ise oran bazında yetkisini henüz kullanmış değildir.
KOBİ Tanımı:
19/10/2005 tarihli ve 2005/9617 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde,
Küçük Ve Orta Büyüklükte İşletme,
- İkiyüzelli Kişiden Az Yıllık Çalışan İstihdam Eden Ve,
- Yıllık Net Satış Hasılatı Veya Mali Bilançosundan (??) Herhangi Biri Kırk Milyon Türk Lirasını “Aşmayan” Ve Anılan Yönetmelikte Mikro İşletme, Küçük İşletme Ve Orta Büyüklükteki İşletme Olarak Sınıflandırılan Ekonomik Birimler Veya Girişimler Olarak Tanımlanmıştır.
- Sonuç olarak, bir KOBİ den bahsedebilmek için çalışan sayısının 250 den az olması gerekmekle birlikte, aynı zamanda “net satış hasılatı” veya “aktif büyüklüğünden” “herhangi birinin” 40 milyon TL nin aşağısında kalması gerekmektedir.
- Maliye Bakanlığı, 12 seri no’lu Genel Tebliğde birleşmenin gerçekleştiği tarihten önceki hesap döneminde
-ikiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve,
-aynı hesap dönemine ilişkin gelir tablosunda yer alan yıllık net satış hasılatı veya bu dönemin sonunda çıkarılan bilançonun aktif toplamından herhangi biri “kırk milyon Türk Lirasını aşmayan” işletmeleri ifade ettiğini ifade etmiştir. Bir diğer ifadeyle, net satış hasılatı veya aktif toplamından herhangi birinin 40-milyon TL yi aşmaması durumunda KOBİ niteliğini kaybettirmemesi gerekmektedir.
Maliye Bakanlığı, ilgili Tebliğde verdiği örnekte sadece bir tane ölçütün aşağıda kalması durumunda KOBİ olunduğunu, her iki şartın da 40-Milyon üzerinde olması halinde KOBİ olunmadığını ifade etmiştir.
5520 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin beşinci fıkrasının uygulanması bakımından küçük ve orta büyüklükteki işletme (KOBİ); birleşmenin gerçekleştiği tarihten önceki hesap döneminde ikiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve aynı hesap dönemine ilişkin gelir tablosunda yer alan yıllık net satış hasılatı veya bu dönemin sonunda çıkarılan bilançonun aktif toplamından herhangi biri kırk milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeleri ifade etmektedir.
Birleşmenin gerçekleştiği tarihten önceki hesap döneminde ikiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam etme kriterinin tespitinde, sigorta bildirgeleri esas alınmak suretiyle hesaplanan yıllık ortalama çalışan sayısı dikkate alınacaktır.
- Burada önemli bir başka konu birleşen işletmeye belli bir süre faaliyette bulunma şartı konulmadığından, yeni kurulmuş ve bir önceki hesap döneminde faaliyette bulunmamış işletmelerin devrinde indirimli kurumlar vergisi uygulama olanağı olamayacağı hususudur.
İndirimli Kurumlar Vergisi İçin Şartlar:
Kanunun 32 nci maddesinin beşinci fıkrası hükümleri kapsamında, KOBİ’lerin münhasıran üretim faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına kurumlar vergisi oranının indirimli olarak uygulanabilmesi için;
a) Birleşmenin, Kanunun 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan devir şartlarını taşıması,
b) Birleşen kurumların KOBİ niteliğinde olması,
(Her ikisinin de),
c) Birleşen kurumların devir tarihi itibarıyla sanayi sicil belgesini haiz ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden kurumlardan olması
şarttır.
- Kanunun 32 nci maddesinin beşinci fıkrasının uygulaması bakımından birleşme, KOBİ’lerin Kanunun 19 uncu maddesinin birinci fıkrası kapsamında gerçekleştirdikleri devirleri ifade etmektedir. Dolayısıyla, Kanunun 32 nci maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinden yararlanılabilmesi için birleşmenin, bu Tebliğin (19.1) bölümünde yapılan açıklamalara uygun olarak gerçekleştirilen devir niteliğinde olması şarttır.
- Gelir vergisi mükellefleri için bu hak geçerli değildir.
- Kanunun 32 nci maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinin uygulanması bakımından birleşen kurumların KOBİ niteliğini taşımaları şarttır.
- Bize göre sadece devrolunan/birleşen kurumların değil, gelir vergisine tabi ticari işletmelerin de benzer şekilde bir KOBİ niteliğindeki kuruma (kurumla) devrinde (birleşmesinde) benzer şekilde indirimli oran uygulamasının getirilmesinin faydalı olabileceği düşünülmektedir.
- Buna göre, KOBİ niteliğinde olmayan kurumlarla (üretim faaliyetinde olsalar veya sanayi sicil belgeleri olsa dahi) gerçekleştirilen devirler dolayısıyla anılan fıkra hükümlerinden yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, devrolunan ve devralan kurumların kurumlar vergisine tabi kurum niteliğine haiz olması gerekmektedir.
- Kanunun 32 nci maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinden sadece, sanayi sicil belgesini haiz ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden KOBİ’lerin yararlanmaları mümkündür. Bu kapsamda, birleşen kurumların devir tarihi itibarıyla sanayi sicil belgesini haiz olmaları, bu belgenin süresinin geçmemiş olması ve fiilen de üretim faaliyetiyle iştigal etmeleri şarttır.
- Dolayısıyla, sanayi sicil belgesini haiz olmakla birlikte fiilen üretim faaliyetiyle iştigal etmeyen veya fiilen üretim faaliyetiyle iştigal etmekle birlikte sanayi sicil belgesini haiz olmayan KOBİ’ler, diğer şartları taşısalar dahi bu fıkra hükümlerinden yararlanamayacaklardır.
- Kanunun 32 nci maddesinin beşinci fıkrası kapsamında, şartları sağlayan KOBİ’lerin, birleşme tarihinde sona eren hesap döneminde münhasıran üretim faaliyetinden elde ettiği kazançları ile birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil olmak üzere üç hesap döneminde münhasıran üretim faaliyetinden elde ettiği kazançlarına, Bakanlar Kurulunca belirlenecek indirimli oranda kurumlar vergisi uygulanacaktır. Birleşme dönemleri kıst olarak dikkate alınacaktır.
- Diğer taraftan, üretim faaliyetleri dışında elde edilen kazançlar için kurumlar vergisi oranı indirimli olarak uygulanmayacaktır.
- Kanunun 32 nci maddesinin beşinci fıkrası kapsamında kurumlar vergisi oranı indirimli olarak uygulanacak kazançlar münhasıran üretim faaliyetlerinden elde edilen kazançlar olduğundan, birleşilen kurumun muhasebe kayıtlarını üretim faaliyetlerine ilişkin kazançlarını diğer kazançlarından ayrı olarak tespitine imkan verecek şekilde tutması gerekmektedir.
- Devir tarihinden sonra, devir tarihi itibarıyla faaliyette bulunulan alanlardan farklı alanlarda üretim faaliyetlerine başlanılması halinde, bu yeni üretim faaliyetlerinden kalan süre içerisinde elde edilen kazançlara da söz konusu fıkra hükmü kapsamında kurumlar vergisi oranı indirimli olarak uygulanabilecektir.
- Ayrıca, birleşmeden sonra birleşilen kurumun KOBİ niteliğini kaybetmesi münhasıran üretim faaliyetinden elde ettiği kazançlarına kurumlar vergisi oranının indirimli olarak uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.
[1] Mesleki çalışmalarımızda yer alan bilgiler belli bir konunun veya yasal düzenlemenin veyahut yargı kararlarının çok geniş ve kapsamlı bir şekilde ele alınmasından ziyade genel olarak mükelleflere ve uygulayıcılara bilgi vermek, gündemi talip etmeye yardımcı olmak ve yorum yapmalarına yardım amacını taşımaktadır.
Makaleleri yazıldığı dönem ve yasal düzenlemelerin dikkate alınarak değerlendirme yapılmasının önemli olduğunu hatırlatmak isteriz. Makalelerin telif ve diğer yasal hakları doğrudan şirkete ve yazarına ait olup, atıf yapmadan veya izinsiz kullananlar hakkında her türlü yasal işlemin yapılacağını ifade ederiz.
Çalışmalarımız profesyonel hizmetlerimizi temsil etmeyebileceği gibi, her durum ve koşulda profesyonel yaklaşımlarımızı da ifade ettiği iddia edilemez. Yaptığınız fiili/pratik çalışmalarda bu değerlendirmeler dikkate alınırken, olayların koşullarının da incelenmesi, irdelenmesi, sonuçlarının iyi analizi son derece önemlidir. Bu tür çalışmalarda mutlak suretle bir profesyonelden bilgi alınması veya danışmanlık alınmasında fayda bulunduğu düşünülmektedir. Şirketimiz tarafından iş ortalarımızın personellerimizin yetişmesi ve gelişmesinden duyduğumuz sorumluluğu yerine getirme gayreti içinde olacağımıza dair sözümüzü tutma gayreti içinde olduğumuzu iletmek isteriz.
“ADEN Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ", söz konusu çalışmaların ve içeriğindeki bilgilerin özel durum veya koşullara bağlı olarak hata içermediğine dair herhangi bir güvence vermemektedir. Mesleki çalışmaları ve içeriğindeki bilgileri kullanımınız sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü risk tarafınıza aittir ve bu kullanımdan kaynaklanan her türlü zarara dair risk ve sorumluluk tamamen tarafınızca üstlenildiğinin bilinmesi gerekmektedir.
[1] 11.02.2017 tarih ve 29976 Sayılı Res mi Gazetede yayımlanmıştır.