İşe başlatmama tazminatı (4-8 aylık maaş, işe başlatılmamış ise)
Boşta geçen süre ücreti (en çok 4 aylık maaş, işe başlatılsın veya başlatılmasın)
Kıdem tazminatı (işe başlatılmadığı takdirde ve kıdemi bir yıl veya üzerinde ise)
İhbar tazminatı (işe başlatılmamış ise)
Ödenmesi gerekiyor.
İş Kanunu 21/5 “İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.” Hükmü uyarınca işçi süresi içinde işverene başvuruda bulunursa işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır.
İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.
İşçi, kararın kesinleşmesinden sonra süresi içinde işverene başvurmasına rağmen işe başlatılmazsa, boşta geçen süreye ilişkin ücret ve diğer hakları yanında, ayrıca mahkeme kararında belirtilen tazminat da işçiye ödenmek zorundadır.
İşçi işe başlatılmaz ise bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır. Bu fesih tarihine göre işverence ihbar ve kıdem tazminatı da ödenmelidir. Bu hesaplamada (ihbar, kıdem tazminatı, izin ücreti) dikkate alınacak ücret, işe başlatılmadığı tarihteki son ücret olup, kıdem tazminatı tavanı da aynı tarihe göre belirlenmelidir. İşe iade davasında kararın kesinleşmesine kadar geçecek olan en çok 4 aya kadar süre hizmet süresine eklenmeli, ihbar ve kıdem tazminatı ile izin hakkı bakımından çalışılmış gibi değerlendirilmelidir.
İşe başlatmama tazminatının hesaplanmasında esas alınacak ücret ise, işçinin süresinde başvurmasına rağmen işe başlatılmadığı bir aylık sürenin sonundaki ücrete göre belirlenecektir. Hesaplamaya esas alınacak ücret, işçinin iş sözleşmesi feshedilmemiş olsaydı bu tarihte alması gereken miktar esas alınarak saptanacaktır.
SGK Açısından:
Boşta geçen süreler için işçiye çalıştırılmadığı süre için ödenen en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklarından iş kazaları ve meslek hastalıkları ile işsizlik sigortası primi de dahil olmak üzere tüm sigorta kolları üzerinden prime tabi tutulacak ve bu süreler hizmetten sayılacaktır.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği 102. Madde “d. (21.08.2013 tarih ve 28742 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yönetmeliğin 14/a maddesiyle değişen şekli.) 4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesineistinaden iş mahkemelerince veya özel hakem tarafından verilen kararlar uyarınca, göreve iadesine karar verilen sigortalı personelin kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunması ve işverenin usulüne uygun daveti üzerine işe başlaması halinde, davete ilişkin tebligatın alındığı tarihin veya işverenin işçiyi işe başlatmaması halinde, sigortalı personelin işe başlamak için işverene yaptığı başvurusuna ilişkin tebligatın alındığı tarihin içinde bulunduğu ayı takip eden aybaşından başlamak üzere Kurumca çıkarılacak tebliğde belirtilecek süreler içinde verilecek ek veya asıl aylık prim ve hizmet belgeleri yasal süresi içinde verilmiş kabul edilir.
Buna karşın, işe başlatmama tazminatı ücret olmadığından, işverenin işçiyi işe başlatmamasının sonucu ödemekle yükümlü olduğu bir tazminat olduğundan sigorta primi kesilmesi söz konusu değildir.
İşçi, kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının kendisine tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvurduğu halde, başvurduğu tarihten itibaren bir ay içinde işe başlatılmaması durumunda, mahkeme veya özel hakem kararına istinaden kendisine ödenmesi gereken en az dört, en çok sekiz aylık ücreti tutarındaki iş güvencesi tazminatı, daha önce 16-330 Ek sayılı Genelgede de belirtildiği gibi, niteliği itibariyle ücret sayılabilecek bir kazanç durumunda olmaması, esasen işe başlatılmayan sigortalının, başlatılmaması nedeniyle sigortalılık vasfının da kalmaması, ödenecek paraların işçiyi himaye gayesine ve işverene işe başlatmama nedeniyle verilen bir ceza niteliğinde olması nedenleriyle, prime tabi tutulmayacaktır.
İşe başlatmama tazminatının hesaplanmasında, kıdem ve ihbar tazminatının aksine sosyal yardımlar (yemek, yol, yakacak, giyecek paraları gibi) dahil edilmeyecek, normal brüt ücretinden sadece damga vergisi kesilerek hesaplama yapılacaktır.
Sonuç olarak, işçinin işe iadesi için kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının kendisine tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene başvurmuş olması koşuluyla;
c1) İşçinin işe başlatılması,
c2) İşçinin istemesine rağmen işe başlatılmaması,
Hallerinde, işçiye çalıştırılmadığı süre için ödenen en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklarından iş kazaları ve meslek hastalıkları ile işsizlik sigortası primi de dahil olmak üzere tüm sigorta kolları üzerinden prime tabi tutulacak ve bu süreler hizmetten sayılacaktır.
Öte yandan, işçi işe başlatıldığında, eğer bildirim süresine ait (ihbar) ücreti ile kıdem tazminatı peşin olarak ödenmiş ise, işçiye ödenecek en çok dört aya kadar olan ücret ve diğer alacaklarından mahsup edileceğinden, ancak, 506 sayılı Kanunun 77 nci maddesi uyarınca bildirim süresine ait ihbar ve kıdem tazminatı prime tabi tutulmadığından, işe başlatması halinde işçiye ödenecek en çok dört aya kadar olan ücret ve diğer hakların mahsup edilmemiş haliyle prime tabi tutulması ve bu sürelerin hizmetinden sayılması gerekmektedir.
İşçi, kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak için işverene başvurmazsa veya bu süre içinde başvuruda bulunmakla birlikte işverenin usulüne uygun daveti üzerine işe başlamaz ise, feshin geçerli nedene dayanmadığı konusunda kesinleşen mahkeme kararına rağmen, fesih işlemi bu defa geçerli olacağı için, bu durumda, işçi İş Kanununun 21 inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkrasında yer alan iş güvencesi tazminatı ile en çok dört aya kadar boşta kaldığı sürelere ilişkin ücret ve diğer haklarını talep edemeyeceğinden, işverenin Kuruma prim belgesi verme ve prim ödeme yükümlülüğü de olmayacaktır.
Gelir Vergisi Açısından:
İşe başlatmama tazminatı Gelir Vergisi Kanunu'nun 40' ıncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde de işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların kurum kazancının tespitinde gider olarak indirileceği hükme bağlanmıştır.
En fazla 4 ay için belirlenen boşta geçen süreye ilişkin yapılan ücret ise ücret olarak GVK 40/1. maddeye göre gider yazılabilir. Mahkeme kararına istinaden ödenen ihbar tazminatı, ayrımcılık tazminatı, işe başlatmama tazminatı, işe iade sonucu işçinin çalışmadığı süre için ödenen ücretler ve diğer haklar ile bu ödemelere ilişkin işlemiş yasal faizlerin ve yargılama giderlerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.
7162 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile 193 sayılı Kanunun tazminat ve yardımlarda gelir vergisi istisnasını düzenleyen 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“1. Ölüm, engellilik ve hastalık sebebiyle verilen tazminat ve yardımlar ile 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu uyarınca ödenen işsizlik ödeneği ve 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa göre ödenen işe başlatmama tazminatı;”
İş Kanunu’na ve sözleşmeye dayanılarak ve işverenin fiiline bağlı olarak mahkeme kararına istinaden yapılan işe başlatmama tazminatı ödemelerinde gelir vergisi kesintisi yapılmaması ve sadece damga vergisi kesintisinin yapılması gerekmektedir.
İşçiye çalıştırılmadığı süre için ödenen en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklarından (iş kazaları ve meslek hastalıkları ile işsizlik sigortası primi de dahil olmak üzere) tüm sigorta kolları üzerinden prime tabi tutulması ve gelir ve damga vergisi kesintisinin yapılması gerekmektedir. Kararın kesinleşmesine kadar işçinin çalıştırılmadığı 4 aylık süre için ödenen tutar GVK.nun 61, 63, 94 ve 103. maddeleri uyarınca ücret olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Boşta geçen süre ücreti sigorta primine, gelir vergisine ve damga vergisine tabi tutulduğundan, sigorta primi, gelir vergisi ve damga vergisi kesintisi yapıldıktan sonraki net tutarı işçiye ödenmelidir.
488 sayılı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/34 numaralı fıkrasındaki istisna hükmü, Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesine göre gelir vergisinden istisna olan ücretler nedeniyle düzenlenen kağıtlara ilişkin olup, bu ücretler dışında hizmet karşılığı hizmet erbabına yapılan ödemelerde bu fıkraya göre istisna uygulanması mümkün değildir.
İşe başlatmama tazminatı ödemesine ilişkin olarak Damga Vergisi Kanununda herhangi bir istisna hükmü bulunmayıp, söz konusu ödeme nedeniyle düzenlenen kağıtların 488 sayılı Kanuna ekli (1) sayılı tablonun IV/1-b fıkrasına göre damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir.
Kıdem tazminatı prime esas kazanca dahil edilmediği gibi, gelir vergisinden de istisnadır. Damga vergisi yönünden herhangi bir istisna bulunmadığından, kıdem tazminatından yalnızca damga vergisi kesilmelidir.
İşçinin kıdem tazminatının tutarı kıdem tazminatı tavanını aşıyor ise işverenin uygun görmesi halinde tavanı aşan kısım için de kıdem tazminatı ödenmesinde bir engel bulunmamaktadır. Ancak, bu durumda aşan kısım hem sigorta primine, hem de gelir vergisi ve damga kesintisine tabi tutulmalıdır.
İhbar tazminatı sigorta primine esas kazanca dahil edilmemektedir. Gelir vergisi ve damga vergisi yönünden ise istisnai bir düzenlemeye yer verilmediğinden, ihbar tazminatı hem gelir vergisine hem de damga vergisine tabi tutulmalıdır.
İşe başlatmama tazminatının Gelir Vergisi Kanununun 25 inci maddesi hükmü uyarınca gelir vergisinden istisna edilmesi, vekalet ücreti ile çalışanın işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret, ihbar tazminatı, ayrımcılık tazminatı ve diğer haklarının ise ücret olarak Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine göre gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir.
Mahkeme kararına istinaden, ücret ödemelerine ilişkin olarak hesaplanan kanuni faizler alacak faizi niteliğinde olup, gelir vergisi tevkifatı kapsamında bulunmamaktadır.