ARAÇ SATIŞ BEDELLERİNİN KASKO DEĞERİNİN AŞAĞISINDA OLMASI TARHİYAT SONUCUNU DOĞURUR MU?
Yeminli Mali Müşavir
Giriş:
Kamuoyunda da yanlış yorumlamalara neden olduğundan, araç satışlarında “kasko değerinin” vergisel açıdan özel olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Aşağıdaki çalışmada konunun tartışma boyutları vergi hukuku açısından yasal altyapısı ile birlikte incelenmektedir.
I-Harçlar Kanunu-Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunları Açısından Değerlendirme:
Harçlar Kanunun “Çeşitli İşlemlerde Değer” başlıklı 43. Maddesinin ikinci paragrafına göre motorlu kara taşıtları ile ilgili alım, satım ve taahhüt işlemlerinde gösterilecek değer; işleme konu olan taşıtın cinsi, markası, modeli, tipi ve yaşı itibariyle Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğince tespit edilen ve işlemin yapıldığı tarihte geçerli olan kasko sigortasına esas değerinden aşağı olamamaktadır.
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğince düzenlenen listelerde yer almayan eski model taşıtları asgarî değeri; o taşıtların listede yer alan en eski modelleri için belirlenen değerinden, her model yılı için % 10 indirim yapılmak suretiyle tespit edilir. Birlikçe düzenlenen listelerde yer almayan taşıtların değerleri, emsali taşıtların değerlerinden aşağı olamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenmektedir.
17 seri nolu Harçlar Kanunu Genel Tebliğine göre motorlu kara taşıtları ile ilgili alım, satım ve taahhüt işlemleri, alım, satım veya taahhüde konu taşıtın cinsi, markası, modeli, tipi ve yaşı itibariyle 492 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin sonuna eklenen fıkra ile belli edilmiş değerden az olmamak üzere işlem taraflarınca beyan olunacak değer üzerinden gerçekleştirilecektir. Sözü edilen değerler, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğince yayımlanan "Motorlu Kara Taşıt Araçları Kasko Değer Listesi"nde yer almaktadır.
Türkiye Sigorta ve Reasürans şirketleri birliğince yayımlanan kasko değer listelerinde, motorlu kara taşıtlarının cinsi, markası, modeli ve tipi itibariyle sadece 15 yaşına kadar olanlarının kasko sigortalarına esas değerleri yer almaktadır.
Listede yer alan motorlu kara taşıtlarının noterliklerdeki alımı, satımı ve bunların aynına yönelik taahhütler sebebiyle yapılacak işlemlerde gösterilecek değer, işlem tarihinde bu taşıtların cinsi, markası, modeli, tipi ve yaşı itibariyle listedeki kasko sigortasına esas değerinden az olamayacaktır. Ancak, taraflarca bu değerlerin üzerinde değer beyanı olunması halinde beyan edilen bu değerler üzerinden işlem yapılacağı tabiidir.
Harca konu alım, satım ve taahhüt işlemenin yapıldığı tarihte 15 yaşından büyük olan motorlu kara taşıtlarının işlem değerlerinin tespitinde aşağıdaki esaslar uygulanacaktır.
197 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre (7061 sayılı kanunun 23 üncü maddesiyle değişen fıkra; Yürürlük 05.12.2017) (I) sayılı tarifede yer alan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerlerine ait vergi tutarlarının Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği tarafından her yılın ocak ayında ilan edilen kasko sigortası değerlerinin %10'unu aşması halinde, taşıtlara ait vergi tutarlarını, bir önceki satırdaki aynı yaş grubunda bulunan taşıtlara isabet eden vergi tutarı olarak belirlemeye, bu oranı %4'e kadar indirmeye ve kanuni oranına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Görüleceği üzere vergi kanunlarımızda harçlar ve motorlu taşıtlar vergileri açısından kasko değerine yer verildiği görülmektedir.
II-Gelir-Kurumlar Vergisi Açısından Değerlendirme:
Konuyla ilgili olarak 170 seri numaralı GVK Genel Tebliğine göre;
“D _ Motorlu Taşıtların Satışında Esas Alınacak Bedel :
Bilindiği gibi, 3689 sayılı Kanunla Harçlar Kanunu'nun 43 üncü maddesine eklenen fıkrada, "Motorlu kara taşıtları ile ilgili alım, satım ve taahhüt işlemlerinde gösterilecek değer; işleme konu olan taşıtın cinsi, markası, modeli, tipi ve yaşı itibariyle Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'nce tespit edilen ve işlemin yapıldığı tarihte geçerli olan kasko sigortasına esas değerinden aşağı olamaz. Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'nce düzenlenen listelerde yer almayan eski model taşıtların asgari değeri; o taşıtların listede yer alan en eski modelleri için belirlenen değerinden, her model yılı için % 10 indirim yapılmak suretiyle tespit edilir. Birlikçe düzenlenen listelerde yer almayan taşıtların değerleri, emsali taşıtların değerlerinden aşağı olamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükmün Harçlar Kanunu bakımından ne şekilde uygulanacağı, 26/12/1990 gün ve 20737 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 17 Seri No.lu Harçlar Kanunu Genel Tebliğinde açıklanmıştır.
Bakanlığımıza intikal eden olaylardan, motorlu taşıtların kasko sigortasına esas bedelden daha düşük bedelle satılması halinde, Gelir veya Kurumlar Vergisi açısından kasko bedelinin mi yoksa, gerçek satış bedelinin mi esas alınacağı konusunda tereddütlerin olduğu anlaşılmıştır.
Gelir ve kurumlar vergisi uygulaması bakımından, mükelleflerin satışını yaptıkları motorlu kara taşıtlarına ilişkin esas alacakları tutar, gerçek satış bedelidir. Ancak, gerçek satış bedelinin emsallerine göre bariz bir şekilde düşük beyan edilmesi halinde idarece, taşıtın gerçek satış bedelinin tespiti yoluna gidilebilecektir. Bu tespit işlemi sırasında, diğer unsurlarla birlikte taşıtın satış tarihi itibariyle geçerli olan, kasko sigortasına esas alınan bedelinden de yararlanılabileceği tabiidir. “
Dikkat edileceği üzere, Tebliğ de araç satışlarında satış bedelinin kasko değerinin aşağısında olamayacağı yönünde bir ifade olmadığı gibi, muvazzalı durumlarda kasko değerinin de gerçek bedel tespitinde delil olarak kullanılabileceğine ilişkin çeşitli açıklamalara yer verilmiştir.
Meri mevzuatımızda ilişkili kişiler arasında gerçekleşen işlemlerde ise güvenlik müessesi olarak transfer fiyatlandırması hükümleri devreye gireceğinden aracın emsal bedelinin resmi kayıtlarda gösterilen değerlerinin üstünde veya altında olması durumunda ispat yükümlüsü tarafından mukni ve muteber deliller ile fiyat farklılığının gerekçesi açıklanmaya çalışılacaktır. Aksi takdirde ise karşılaştırılabilir fiyatlar dikkate alınarak işlem tesis edilecektir.
Bu durumun dışında, kasko değerinin, aksi yönde tespit veya bulgu yoksa gerçek bedelden aşağı veya yukarı olması durumunda doğrudan dikkate alınabilecek bir değer değildir.
Konuya ilişkin Maliye Bakanlığınca 06.05.1994 tarih ve 1994/2 Sıra No.lu GVK İç Genelgesi yayımlanmıştır.
"Bilindiği üzere Harçlar Kanunu’nun 43. maddesi gereğince, motorlu kara taşıtlarının alım, satım ve taahhüt işlerinde kasko sigortasına esas bedeller harcın matrahı olarak kabul edilmektedir.
Bu bedellerin gelir ve kurumlar vergisine tabi kazancın tespitinde satış bedeli olarak alınıp alınmayacağı konusunda 170 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin (D) bölümünde gerekli açıklamalar yapılmış bulunmaktadır.
Sözkonusu Genel Tebliğ'de de açıklandığı üzere, motorlu araç satışlarında gelir ve kurumlar vergisi uygulaması bakımından esas alınacak tutar öncelikle gerçek satış bedeli olacaktır.
Bu bedelin emsallerine göre bariz bir şekilde düşük olması halinde, idarece gerçek satış bedelinin tespiti yoluna gidilebilecektir. Bu tespit sırasında sadece kasko sigortasına esas bedeller değil, diğer unsurların da nazara alınması gerekmektedir.
Bakanlığımıza yansıyan taleplerden bazı vergi dairelerinin gerçek satış bedelleri konusunda hiçbir araştırmayı yapmadan kasko sigortasına esas bedellerini kullanarak mükellefler adına tarhiyat yaptıkları anlaşılmıştır. Bu uygulama idare ve mükellefler arasında gereksiz ihtilaflara neden olmaktadır.
Bu tür ihtilaflara yer verilmemesi açısından, sadece kasko bedellerinden hareketle mükellefler adına tarhiyat yapılmaması, gerçek satış bedellerinin tespiti sırasında diğer hususların da incelenmesi gerekmektedir."
İç Genelgede ifade edilen hususlara göre motorlu taşıt satışında satış sözleşmesi ve noter evrakında gösterilen bedelin kasko değerinin altında olması halinde, sırf bu nedenle tarhiyata gidilemeyeceği görüşünde olup aynı görüş KDV açısından da geçerlidir. Taraflar arasında ilişki varsa ve açıklanmayacak kadar düşük bedeller ancak Transfer Fiyatlandırması kapsamında eleştiri görebilecektir.
Danıştay'ın bu konudaki görüşü de, Maliye Bakanlığı'nın iç genelgesi doğrultusundadır. Danıştay'ın buna ilişkin kararlarından bazılarının özeti aşağıdaki gibidir.
"Kasko sigorta bedeli, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 29. maddesine göre kanuni ölçü kabul edilemeyeceğinden, nakil vasıtası satışından dolayı beyan edilen satış değerinin kasko sigorta bedeline göre düşük olduğu gerekçesiyle ikmalen KDV tarhiyatı yapılamaz" (Dn. 9.D.’nin, 01.03.1995 tarih ve E.1994/4304, K.1995/453 sayılı Kararı)
““Olayda, yükümlünün sahibi bulunduğu aracı noter satış senedi ile kasko değerinin altında satması nedeniyle takdir komisyonuna başvurulduğu, bu komisyon tarafından ise kasko bedelinden hareketle matrah takdir edildiği anlaşılmıştır. Noter satış sözleşmesi ortada iken bu belgenin sahteliği ya da aracın sözleşmede yazılı bedelin üstünde satıldığı yolunda gerçeği yansıtan olgular bulunmadan, kasko bedelinin altında satış yapılmış olması başlı başına re’sen takdir nedeni olarak kabul edilemez.” (Dn. 4. D.’nin, 13.10.2004 tarih ve E. 2004/876, K. 2004/1975 sayılı Kararı)
"Satış bedeli uyuşmazlık doğuran taşıtların emsal bedelinin takdir komisyonunca saptanması sırasında, araçların tüm özellikleri göz önüne alınarak matrah takdiri gerekirken, başka verilerden yararlanılmaksızın salt kasko değerine göre yapılan takdirde ve bu takdir esas alınarak uygulanan tarhiyatın onanmasında hukuka uygunluk görülmemiştir. Emsal bedelin; ticaret odası, şoförler ve otomobilciler derneği ve ilgili merciler nezdinde yapılacak araştırma ile tespit edilmesi gerekir" (Dn. VDDGK.nun, 22.03.1996 tarih ve E.1995/33, K.1996/119, 06.06.1997 tarih ve E. 1996/90, K. 1997/297 sayılı Kararları)
“Olayda, noter satış sözleşmesinde gösterilen kasko sigorta değerinden düşük bedel gösterilmesi nedeniyle takdir komisyonundan matrah takdiri istenmişse de komisyonca, aracın gerçek değerini tespit yönünden herhangi bir araştırma yapılmaksızın matrah belirlenmiştir. Dosyaya sunulan 01.08.1993 tarihli trafik kazası tespit tutanağı ile ……….. Sigorta tazminat makbuzunun incelenmesinden aracın kaza geçirdiği anlaşılmaktadır. Araçta yapılması gereken tamirat nedeniyle piyasa değerinin 175.000.000 lira olabileceğini belirten …………… Limited Şirketinin 21.09.1994 günlü değer tespit raporu üzerine 05.12.1994 tarihindeki satış da bu değer üzerinden gerçekleştirilmiştir.
Oto nakliyesinde kullanılmak üzere çekici haline getirilen ve tamire muhtaç çekici olarak satıldığı saptanan aracın, yukarıda değinilen tüm özellikleri göz önüne alınmaksızın uygulanan tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı gibi tarhiyatın yazılı gerekçe ile değiştirilmesi yolundaki kararda hukuka uygun düşmemiştir.” (DVDDGK’, E. 1999/71, K. 1999/457 sayılı Kararı)
GİB, bir görüşünde hasarlı bir aracın sigorta şirketi tarafından üçüncü bir kişiye satılması işleminde, aracın şirket aktifinde kayıtlı olduğu hususu dikkate alınarak, bu satış işlemi için şirket tarafından aracın satıldığı üçüncü şahıs adına “satış bedeli tutarında“ fatura düzenlenmesi gerektiği, toplam sigorta tazminatının, aracın üçüncü kişiye satış bedeli düşüldükten sonra kalan kısmı için ise şirket tarafından sigorta şirketine fatura düzenlenmesi gerektiğine değinmiştir. KDV açısından ise aracın hurda olup olmadığı istisna açısından önem arz etmektedir[1].
Yukarıda ifade edildiği üzere kasko değeri araç satışında gelir ve kurumlar vergisi ile KDV açısından doğrudan dikkate alınacak hukuki bir ölçü değildir. Kasko değeri sadece harç bedelinin tespitinde dikkate alınabilecek bir konudur.
Gerçek satış değeri, banka veya finans kanalıyla gerçekleşen ödemeler yoluyla veya gerekli olan diğer inandırıcı ve tevsik kabiliyeti olan belge veya gerekçelerle her zaman ispatlanabilecektir.
[1] Mesleki çalışmalarımızda yer alan bilgiler belli bir konunun veya yasal düzenlemenin veyahut yargı kararlarının çok geniş ve kapsamlı bir şekilde ele alınmasından ziyade genel olarak mükelleflere ve uygulayıcılara bilgi vermek, gündemi talip etmeye yardımcı olmak ve yorum yapmalarına yardım amacını taşımaktadır.
Makaleleri yazıldığı dönem ve yasal düzenlemelerin dikkate alınarak değerlendirme yapılmasının önemli olduğunu hatırlatmak isteriz. Makalelerin telif ve diğer yasal hakları doğrudan şirkete ve yazarına ait olup, atıf yapmadan veya izinsiz kullananlar hakkında her türlü yasal işlemin yapılacağını ifade ederiz.
Çalışmalarımız profesyonel hizmetlerimizi temsil etmeyebileceği gibi, her durum ve koşulda profesyonel yaklaşımlarımızı da ifade ettiği iddia edilemez. Yaptığınız fiili/pratik çalışmalarda bu değerlendirmeler dikkate alınırken, olayların koşullarının da incelenmesi, irdelenmesi, sonuçlarının iyi analizi son derece önemlidir. Bu tür çalışmalarda mutlak suretle bir profesyonelden bilgi alınması veya danışmanlık alınmasında fayda bulunduğu düşünülmektedir. Şirketimiz tarafından iş ortalarımızın personellerimizin yetişmesi ve gelişmesinden duyduğumuz sorumluluğu yerine getirme gayreti içinde olacağımıza dair sözümüzü tutma gayreti içinde olduğumuzu iletmek isteriz.
“ADEN Yeminli Mali Müşavirlik Bağımsız Denetim ", söz konusu çalışmaların ve içeriğindeki bilgilerin özel durum veya koşullara bağlı olarak hata içermediğine dair herhangi bir güvence vermemektedir. Mesleki çalışmaları ve içeriğindeki bilgileri kullanımınız sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü risk tarafınıza aittir ve bu kullanımdan kaynaklanan her türlü zarara dair risk ve sorumluluk tamamen tarafınızca üstlenildiğinin bilinmesi gerekmektedir.
[1] Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-3:2010-14029-16-790 sayı 28/09/2011 tarihli Özelgesi.