AKARYAKIT PİYASASINDA 10 NUMARALI YAĞ SORUNUNA ÖTV VE GÜMRÜK MEVZUATI AÇISINDAN YENİ ÇÖZÜM ŞEKLİ
(Yaklaşım Dergisi 2012)
Ali ÇAKMAKCI[1]
I-Akaryakıt Piyasasında 10 Numaralı Yağ Ne Anlama Gelmektedir:
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yapılan düzenlemelerle solvent, bazyağ ve benzeri atık yağların akaryakıt olarak kullanımı yasaklanmasına rağmen, 10 numara adı verilen yağların yasa dışı yollarla üretimi önemli bir “piyasa sorunu” olarak görülmektedir[2]. 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında Kurumdan izin alınmadan; akaryakıt haricinde kalan solvent, madenî ve baz yağ, asfalt, solvent nafta ve benzeri petrol ürünlerinden elde edilen akaryakıtı ya da akaryakıta dönüştürmek maksadıyla kullanılan veya bulundurulan akaryakıt haricinde kalan solvent, madenî ve baz yağ, asfalt, solvent nafta ve benzeri petrol ürünleri kaçak akaryakıt olarak nitelendirilmiştir. Bunun ürünlerin girdi olarak piyasa faaliyetinde değerlendirilmeleri esnasında mutlak suretle EPDK’ndan izin alınması gerekmektedir.
Genelde kırsal, fakat merkeze yakın yerlerin yol kenarlarında teneke içinde veya dökme usulüyle satılan bu maddeler, kesme veya inceltme yağı vb gibi isimler ile satışa ve belge düzenine konu olmaktadır. 10 numara yağlar başta atık motor yağları olmak üzere, solvent ve kullanılmış diğer yağların karışımıyla oluşmaktadır. Bu bileşime bazen atık bitkisel yağlar da karıştırılırken içeriği imalatçıya göre değişebilmektedir. Ortaya çıkan 10 numara yağ isimli maddenin fazla akıcı olmayan bir yapısı bulunurken, özellikle solventin düşük ateşleme noktası patlamayı kolaylaştırmaktadır. Ani tutuşma, yüksek basınçlı yeni nesil yakıt sistemlerinde kontrolsüz yanmalara neden olabilmektedir. Yasal mevzuatlardaki boşluklardan yararlanılarak baz yağlardan ve atık yağlardan elde edilen ve akaryakıt olarak kullanılabilen 10 numara yağın tüketiminde meydana gelen artış gerek sektör, gerekse ekonomi gibi çevreyi de olumsuz etkilemektedir. Akışkanlığı yüksek olan ve piyasada yer edinen 10 numara yağ günümüzde motorine alternatif olarak sunulmakta ve yoğun şekilde kullanılmaktadır.
Akaryakıttaki yüksek vergilerin neden olduğu fiyat farkı nedeniyle, tüketiciler motorin yerine madeni yağ kullanmaktadır. 10 numara adı verilen ve özellikle kış aylarında araçların hidrolik sisteminde kullanılan madeni yağı motorin yerine kullananların artan talebi, 10 numara yağ satışlarında önemli bir artışa neden olmaktadır. Tek bir standarda sahip olmayan 10 numara yağın satıldığı tenekelerin içinde çeşitli karışımlar bulunmaktadır. 10 numara bir karışımın adı olmaktan ziyade, daha çok akaryakıt yerine kullanılan madeni yağ olarak bilinmektedir. Bir grubunu, yüksek akışkanlık değeri olan düşük viskoziteli yağlar ile hakiki baz yağı ile inceltilmiş baz yağı olan solventlerin karışımının oluşturduğu 10 numara yağın bir başka grubunu atık bitkisel ve madeni yağlar ile çeşitli maddelerin karışımı oluşturuyor. Bunların dışında tenekelerde kaçak motorin ve diğer karışımlar ile tenekelerin içinde sadece kaçak mazot bulunan türleri kullanılıyor. 10 numara yağ adı altında satıldığı ve faturalandırıldığı için, bu kaçakçılık karşılığında kanunlardaki boşluklar nedeniyle yaptırımın yapılamaması da sorunun bir başka boyutunu oluşturuyor.
Özetle, 10 numara yağ, tüm ülke çapında birçok farklı marka altında ve çoğunlukla teneke ambalaj içinde veya çeşitli dökme kaplarda yaygın bir biçimde motorine ikame olarak kullanılmak üzere satılan maddelere verilen genel bir isimdir. Önemli bir bölümü lisanslı madeni yağ işletmesi olan üreticiler, çoğu zaman fatura karşılığında bu işlemi gerçekleştirirken, tüketiciler de bilinçli olarak daha ekonomik olan bu ürünleri, kendi insiyatifleriyle araçlarında yakıt olarak kullanmaktadırlar. Bu durum gerek üretici, gerek satıcılar üzerinde hukuki yaptırımlar uygulanmasını zorlaştırmaktadır.
Akaryakıt piyasasında sektörün rekabetçi, adil, şeffaflığına doğrudan etki eden bu sorun, daha önce biodizel adı altında yapılan sahte piyasa faaliyetlerinde de yaşanmış olup, akabinde biodizel üretimine lisans koşulu getirilmesi, teknik standartların tamamlanması ve aynı zamanda bitkisel yağ fiyatlarındaki artış sonucunda bu alandaki faaliyetlerin büyük ölçüde azaldığı düşünülmektedir. Tüm bunlara rağmen yasal olmayan veya teknik standartlara uygun olmayan biodizel uygulamasının da ülkemize ciddi düzeylerde vergi kaybına neden olduğu düşünülmektedir.
Kanunlar çerçevesinde, atık motor yağlarını Çevre ve Orman Bakanlığı’nın vermiş olduğu lisans ile o atığın statüsüne bağlı ve büyük bir kısmı da bu atıkları Avrupa’da olduğu gibi bir ikame enerji kaynağı olarak kullanan çimento tesislerine, özel reçetelerle 1000 derecenin üzerindeki sıcaklıkla yakılması için PETDER[3] tarafından veriliyor. Avrupa’da bu atık yağları alıp tekrar en başa döndüren rafineri tesisleri olduğu bilinmektedir. Ayrıca, atık bitkisel yağların geri kazanıldığı ve bunlardan biyodizel elde edildiği Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından belirtiliyor. Fakat, bunun mümkün olması için EPDK’nın bunları toplayan kuruluşlara lisans vermesi veya lisanslı bir kuruluşun piyasaya sürmesi gerekiyor. Bu alternatif çözümde ise kayıt sorunu ortaya çıkıyor, zira EPDK’da biyodizel olarak veya otobiyodizel yakıt olarak ne kadar piyasaya sunulduğu ve kadar satıldığı konusunda bir kayıt bulunmuyor ve lisans kapsamındaki biyodizel konusunda herhangi bir denetimi veya takibi de söz konusu olamıyor.
II-10 Numara Yağ İle Yaşanan Vergi Kaybı:
Yüksek akaryakıt vergileri nedeniyle talebi artarak süren 10 numara yağ, yağ adı altında faturalandırılmakla satıcıların suçlu durumuna düşmelerini imkansız kılmaktadır. 10 numara yağın yoğun olarak taşıma ve tarım sektöründe kullanıldığı gözlemlenmektedir. PETDER’in düzenlediği Sektör Raporuna göre yağ faturası altında satılması nedeniyle, motorin vergisi alınamamakta ve bu da büyük bir vergi kaybı yaşanmasına neden olmaktadır. Resmi verilere göre bu yılın (2012) ilk altı aylık döneminde 10 numara yağ üretiminde kullanılan baz yağların ithalatı kısmen (%12) azalmakla birlikte, gerçekleşen bazyağ ithalat miktarı yurt içi üretimin 3 katını geçti. 10 numara yağ sorunu 2008 yılı sonunda yapılan vergi düzenlemesi ile sürekli artış göstermiş olup, 2012 yılının ilk yarı yılı sonunda neden olduğu vergi kaybı toplamda 5,5-Milyar TL’ye ulaşmış bulunmaktadır. Ülke ekonomisindeki bu büyük kaybın yanı sıra, son aylarda ağır vasıta araçlarda 10 numara yağ gibi sahte yakıtlardan kaynaklandığı şüphesi güçlenen yangınlar da sıklıkla rastlanır hale gelmiştir[4].
Vergi açısından yaşanan bu düzensizlik yasal motorin satan istasyonlara karşı haksız rekabet doğmasına ve kazançlarında büyük düşüşe neden olmaktadır. ÖTV Kanunu’nun (13/2). maddesinde yer alan hükümle (I) sayılı listedeki malları teslim alanların, bu malları daha yüksek tutarda vergiye tâbi bir mal olarak kullanmak veya üçüncü kişilere satmak suretiyle vergi ziyaına sebebiyet vermeleri halinde, müteselsil sorumluluk kapsamında bunlar adına cezalı tarhiyat yapılacağı ve bahsi geçen tarhiyata 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344’üncü maddesine göre vergi ziyaı cezası uygulaması yapılacağı açıklığa kavuşturulmuştur. 10 numaralı yağ olarak bilinen baz yağının akaryakıta karıştırılması veya akaryakıt gibi kullanılması vergi kaybına ve petrol piyasasında haksız rekabete yol açarken, konunun bir de çevre boyutu bulunmaktadır. Atık yağların, kontrolsüz ortamlarda yakılması insan sağlığı açısından ciddi zararlara neden olan kükürt ve tehlikeli ağır metaller havanın kirlenmesine de ciddi şekilde yol açmaktadır.
III-Gümrük Tebliği ve EPDK Önlemleri:
Ülkemizde özellikle kamyon ve otobüs gibi araçlarda kullanımı yaygınlaşan 10 numara yağın hammaddesi olan solventin serbest dolaşımı 100 seri numaralı Gümrük Tebliği ile kısıtlanmaya çalışılmaktadır. Mezkur Tebliğe ekli listede Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu ve tanımı yer alan solvent, white spirit, motor yağları, dişli yağları, benzol gibi bazı petrol ürünlerinin serbest dolaşıma giriş işlemleri artık sadece Doğu Marmara Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğüne bağlı Körfez Petrokimya Gümrük Müdürlüğü'nden yapılacaktır. Bahsi geçen kararın, 10 numara yağ olarak anılan kaçak akaryakıtın hammaddesi olan baz yağı ve solvent ithalatını önemli ölçüde kısıtlayacağı beklenmektedir.
Tebliğe göre sanayicilerin ise, kendi ihtiyaçları için getirdikleri solvent ve petrol ürünlerinin serbest dolaşıma girişine ilişkin gümrük işlemleri 12 gümrük müdürlüğünden yapılabilecektir. Sanayiciler, bu ürünlerin girişi ile ilgili işlemlerini Ankara, Adana, Karadeniz Ereğli, Erenköy, İzmir, Aliağa, Tekirdağ, Bursa, Gemlik, Mersin, Beylikdüzü ve Gaziantep gümrük müdürlüklerinden yaptıracaklardır. Solvent ve bazı petrol ürünlerinin, aynı zamanda gıda sanayinde kullanılacak olan ürünlerden olması durumunda ithal işlemleri Ankara, Aliağa, İzmir, Adana, Bursa, Gemlik, Gaziantep, Tekirdağ ve Körfez Petrokimya gümrük müdürlüklerinden yapılabilecektir. Miktar ve kullanım alanı itibariyle ticari nitelik arz etmeyen 25 kilogram veya 25 litreye kadar olan solvent ve petrol ürünlerinin serbest dolaşıma giriş işlemleri de yetkili gümrük idarelerinden gerçekleştirilecek.
Ayrıca, 12/06/2012 tarihli ve 28321 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Gümrük Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği’nin “Antrepolardaki Eşyanın Başkasına Devri”ne ilişkin 333’üncü maddesinde düzenleme yapılmış ve antrepolardaki eşyanın başkasına devrini düzenleyen ilgili maddeye “Gümrük antrepolarında depolanan solvent ve baz yağın satış suretiyle devrine, devralan tarafından serbest dolaşıma sokulacak olması durumunda izin verilmez.” hükmü eklenmiştir.
EPDK tarafından ulusal marker uygulaması ile de kaçak akaryakıt sorununa önlem alınmaya çalışılmıştır. Bu suretle, ÖTV Kanunu’nun (13/4). maddesiyle de ihraç edilmek için üretilenler hariç olmak üzere, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 18’inci maddesinin verdiği yetki uyarınca kullanılma zorunluluğu getirilen ulusal markeri bulunmayan ya da standartlara uygun olmayan özel tüketim vergisine tabi malları bulundurduğu tespit edilen işyeri sahibi adına, tespit tarihindeki malların emsal bedeli veya miktarı üzerinden re'sen özel tüketim vergisi tarh edileceği, tarh edilen bu verginin, asgari maktu vergi tutarına göre hesaplanacak vergiden az olamayacağı ve. bu tarhiyata ayrıca vergi ziyaı cezası uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
IV-ÖTV Genel Tebliği İle Yapılan Vergi İade Düzenlemesi:
1-İmalat Faaliyetinde ÖTV İade Sistemi ve Tecil-Terkin Sisteminden Farkı:
2012/3792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile ÖTV Kanunu’na ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların (I) sayılı listenin dışındaki malların imalinde kullanılması durumunda uygulanacak tecil oranı sıfır olarak belirlenmiştir. Bir başka ifadeyle, Bakanlar Kurulu kendisine tanınan yetkiyi kullanarak tecil oranını sıfır olarak belirlemek suretiyle tecil-terkin uygulamasını devre dışı bırakmıştır. Vergi kayıp ve kaçağının önüne bir türlü geçilememesi nedeniyle 2012/3792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1, 2 ve 3’üncü maddelerinde, ÖTV Kanunu’na ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki vergi tutarları uygulanarak teslim edilen malların, imalatçılar tarafından imalatta kullanılmaları halinde vergi tutarlarının indirimli uygulanmasına yönelik yeni düzenleme yapılmıştır. Yani, imalatta kullanılan bu ara girdi niteliğindeki mallar için bahse konu maddede G.T.İ.P. numaraları itibariyle karşılarında gösterilen oran ile daha önce uygulanan vergi tutarının çarpılması suretiyle hesaplanan vergi tutarlarının uygulanacağı öngörülmüştür. Buna göre söz konusu mallara daha önce uygulanan vergi tutarları ile bu mallar için Kararda belirtilen oranlara göre hesaplanan vergi tutarları arasındaki fark imalatçılara iade edilebilecektir.
Mezkur maddede ayrıca 4/12/2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 2’nci maddesinde yer alan madeni yağ tanımına giren mallar ile bu kapsamda kullanılan diğer malların imal edilmesi halinde bu kapsamdaki imalatlar için bu hükmün uygulanmayacağı belirtilmiştir. Mezkur Kanun’da “madeni yağ”, baz yağına veya kimyasal sentez yöntemi ile işlenen maddelere, bazı katkıların ilâvesi sonucu, hareketli ve temas halinde olan iki yüzey arasındaki sürtünme ve/veya aşınmayı azaltma veya soğutma özelliğine sahip mamul haline getirilen doğal veya yapay maddeleri ifade etmektedir.
Yeni getirilen ÖTV iade sistemi, tecil-terkin sisteminin aksine önce verginin tam olarak ödenmesini, sonra ise belirli şartlarla imalatçılara iadesini sağlamaktadır. Bu durum, açıkça ÖTV Kanunu’na ekli (I/B) cetvelindeki malların bu listeye dahil olmayan malların imalinde kullanılması durumunda geçerli olacağından, vergi için ciddi sermaye gerektirmesi nedeniyle kötü niyetli ve vergi kaybına neden olan piyasa faaliyetlerini azaltmaya yönelik bir hamle olarak değerlendirilmektedir.
Bilindiği üzere, ÖTV Kanunu'na ekli (I) sayılı listeye tabi malların ithalindeki teminat uygulaması ve bu teminatların çözümünde yaşanan sıkıntılar nedeniyle tecil-terkin sistemi akaryakıt piyasasında çok önemli sorunlar doğurmaktaydı. Bu sorun bir anlamda indirimli teminat uygulaması ile çözülmeye çalışılsa da, teminat alınması ciddi düzeyde sermayenin teminat olarak bağlanması veya sınırlı kredi kaynaklarının teminat şeklinde bağlanması nedeniyle sektörde önemli sorunların yaşanmasına neden olmaktaydı.
Ayrıca, bahsi geçen cetveldeki malların listenin (A) cetvelindeki petrol ürünleri ile karıştırmak suretiyle önemli vergi kaybına neden olduğu bir başka yadsınamaz gerçektir. İthalatta teminat alınması 2002 yılından itibaren uygulansa da, bu durum kayıp ve kaçak sorununu çözmeye yetmemiş, daha sonra ise (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki malların da ÖTV tutarlarının artırılması gündeme gelmiştir. Bu durumda, iyi niyetli ve sanayide bu malları girdi olarak kullanan işletmelerin ciddi şekilde maliyet dezavantajına uğramalarına sebep olmuştur. Dolayısıyla, 24 seri numaralı ÖTV Genel Tebliği ile tecil-terkin uygulaması ile ithal edilen mallarda gümrük idaresine ve yurt içi teslimlerde vergi dairesine verilecek olan indirimli teminat tutarları 17/08/2012 tarihi itibarıyla % 5’den % 25’e yükseltilmiştir.
Daha sonra ise, Bakanlar Kurulu 2012/3792 sayılı Kararı ile tecil-terkin ve indirimli teminat uygulamasını ortadan kaldırmıştır. Eski sistemde düşük miktarda vergi ödenerek, YMM üretim raporları ile teminatların serbest bırakılması esası vardı. Yeni uygulama ise açıkça önce verginin tam olarak ödenmesini ve vergi inceleme raporlarına istinaden vergi farkının iadesi esasına dayanmaktadır. Bu sürecin, YMM raporlarının da devreden çıkmasıyla nedeniyle oldukça uzayacağı ve işletmeler açısından idare tarafından iadenin geç yapılmasına bağlı olarak önemli düzeyde sermayenin bağlı kalması anlamına gelmektedir. Zira, vergi iadesi konusunda teminatlar tam yatırılacak ve vergi tam ödenecek, iade ise daha sonra yapılacaktır.
2-ÖTV İade Sisteminin İşleyişi[5]:
i-ÖTV Mükelleflerinin Tesliminde Verginin Beyanı
(I) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan malların; bu listeye dâhil olmayan malların imalinde kullanılmak üzere imalatçılara ÖTV mükellefleri tarafından tesliminde, diğer alıcılara teslimlerde olduğu gibi, bu malların birimi itibariyle (B) cetvelinde yer alan yürürlükteki vergi tutarları üzerinden vergi beyan edilerek ödenecektir. İthalatçı imalatçılar tarafından doğrudan ithal edilen (B) cetvelinde yer alan malların; (I) sayılı listeye dâhil olmayan malların imalinde kullanılması ise, ÖTV Kanunu’nun (2/3-a) maddesi uyarınca teslim sayılacaktır. Buna göre, ithalatçı imalatçılar, bu mallar için yurt içindeki ÖTV mükelleflerinin teslimlerinde olduğu gibi birimi itibariyle (B) cetvelinde yer alan yürürlükteki vergi tutarları üzerinden vergi beyan ederek ödeyeceklerdir.
Diğer yandan bahse konu uygulama kapsamında, (I) sayılı listedeki malların ithalatı sırasında Gümrük İdaresince alınan teminatın çözümü işlemleri 1 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliği’nin (16.4./j) bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde yerine getirilecektir.
ii-ÖTV İadesi Talep Edilecek Malların İmalatta Kullanılma Süresi ve İade Talep Edebilecekler:
ÖTV mükelleflerinden satın alınan malların satın alma tarihini, ithal edilen malların ise ithal tarihini takip eden aybaşından itibaren 12 ay içinde imalatta kullanılması gerekmektedir. Bu uygulama kapsamında "Sanayi Sicil Belgesi"ni haiz alıcı imalatçılar iade talep edebilecektir. Ancak, Petrol Piyasası Kanunu’nun 2’nci maddesinde yer alan madeni yağ tanımına giren mallar ile bu kapsamda kullanılan diğer malların imal edilmesi halinde bu kapsamdaki imalatlar için iade talep edilemeyecektir.
iii-İadesi Talep Edilebilecek Vergi Tutarı
İmalatçıların (I) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan malları, bu listeye dâhil olmayan malların imalinde kullanmaları halinde iadesini talep edebilecekleri vergi tutarı; bu mallar için daha önce ödenen vergi tutarları ile söz konusu Kararnamenin eki Kararın 1’inci maddesinde belirlenen oranlara göre hesaplanan vergi tutarları arasındaki fark tutardır.
iv-İade Talep Edilecek Vergi Dairesi ve Süresi
Bu uygulama kapsamında kullanılmak üzere ÖTV mükelleflerinden satın alınan malların satın alma tarihini, ithal edilen malların ise ithal tarihini takip eden aybaşından itibaren 12 ay içinde imalatta kullanılarak yine aynı süre içerisinde KDV (KDV mükellefiyetinin bulunmaması halinde Gelir veya Kurumlar Vergisi) yönünden bağlı bulunulan vergi dairesinden iade talebinde bulunulabilecektir. Ancak, 12’nci ay içerisindeki kullanımlara ilişkin iade talepleri, bu ayı takip eden ay sonuna kadar yapılabilecektir. Bu süreler geçtikten sonra iade talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu taleplerin yukarıdaki süreler göz önünde bulundurularak kullanımı takip eden aybaşından itibaren en az birer aylık dönemler itibariyle iadesi talep edilen dönemdeki kullanımlara yönelik yapılması şarttır.
3-(I) Sayılı Listenin (B) Cetvelinde Yer Alan Malların Aynı Cetvelde Yer Alan Malların İmalinde Kullanılması:
8/10/2012 tarihli ve 2012/3792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın 2’nci maddesinde, ÖTV Kanunu’na ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki vergi tutarları uygulanarak teslim edilen malların, aynı cetvelde yer alan vergi tutarı daha düşük malların imalinde imalatçılar tarafından kullanılması halinde, bu mallar için imal edilen malın tabi olduğu ÖTV tutarının uygulanacağı öngörülmüştür. Buna göre; söz konusu malların teslim tarihi itibariyle uygulanan vergi tutarları ile imal edilen malın tabi olduğu vergi tutarı arasındaki fark iade edilebilecektir.
Söz konusu maddede ayrıca 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu’nun 2’nci maddesinde yer alan madeni yağ tanımına giren mallar ile bu kapsamda kullanılan diğer malların imal edilmesi halinde, bu kapsamdaki imalatlar için bu hükmün uygulanmayacağı belirtilmiştir.
i-(B) Cetvelindeki Malların Aynı Cetveldeki Malların İmalinde Kullanılmak Üzere Tesliminde Verginin Beyanı:
(I) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan malların; ÖTV mükellefleri tarafından aynı cetveldeki vergi tutarı daha düşük malların imalinde kullanılmak üzere imalatçılara tesliminde, diğer alıcılara teslimlerde olduğu gibi, bu malların birimi itibariyle ÖTV Kanunu’na ekli (I) sayılı listede yer alan yürürlükteki vergi tutarları üzerinden vergi beyan edilerek ödenecektir.
İthalatçı imalatçılar tarafından doğrudan ithal edilen (B) cetvelinde yer alan malların, aynı cetveldeki vergi tutarı daha düşük malların imalinde kullanılması, ÖTV Kanunu’nun (2/3-a) maddesi uyarınca teslim sayılmayacaktır. Bu malların ithalatı sırasında, Gümrük İdaresince alınan teminatın çözümü işlemleri ise 1 Seri No.lu Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliğinin (16.4./ı) bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde yerine getirilecektir.
ii-ÖTV İadesi Talep Edilecek Malların İmalatta Kullanılma Süresi-Talep Sahipleri:
Bu uygulama kapsamında kullanılmak üzere ÖTV mükelleflerinden satın alınan malların satın alma tarihini takip eden aybaşından itibaren 12 ay içinde imalatta kullanılması gerekmektedir. Bu uygulama kapsamında "Sanayi Sicil Belgesi"ni haiz alıcı imalatçılar iade talep edebilecektir. Ancak, Petrol Piyasası Kanunu’nun 2’nci maddesinde yer alan madeni yağ tanımına giren mallar ile bu kapsamda kullanılan diğer malların imal edilmesi halinde bu kapsamdaki imalatlar için iade talep edilemeyecektir.
iii-İadesi Talep Edilebilecek Vergi Tutarı-İade Talep Süresi:
İmalatçıların (I) sayılı listenin (B) cetvelinde yer alan malları, aynı cetveldeki vergi tutarı daha düşük malların imalinde kullanmaları halinde, iadesini talep edebilecekleri vergi tutarı; bu mallar için ödenen vergi tutarları ile bu mallardan imal edilen mallar için beyan edilerek ödenen vergi tutarları arasındaki fark tutardır. İthalatçı imalatçılar tarafından doğrudan ithal edilen (B) cetvelinde yer alan malların, aynı cetveldeki vergi tutarı daha düşük malların imalinde kullanılması ÖTV Kanunu’nun (2/3-a) maddesi uyarınca teslim sayılmayacağından, bu kapsamdaki kullanımlar için iade talep edilemeyeceği tabiidir.
ÖTV mükelleflerinden bu uygulama kapsamında kullanılmak üzere mal satın alan imalatçılar, bu mallardan imal ettikleri malın teslimine ilişkin verginin beyan dönemini takip eden aybaşından itibaren 3 ay içerisinde KDV (KDV mükellefiyetinin bulunmaması halinde Gelir veya Kurumlar Vergisi) yönünden bağlı bulunulan vergi dairesinden iade talebinde bulunabileceklerdir. Bu süre geçtikten sonra iade talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu talepler, yukarıdaki süreler göz önünde bulundurularak, satılan malların imalatında kullanılan malların iadesi talep edilebilecek vergisi için beyan dönemini takip eden aybaşından itibaren en az birer aylık dönemler itibariyle yapılabilecektir.
4-Baz Yağların İhracata Konu Edilecek Madeni Yağ Veya Yağlama Müstahzarı İmalinde Kullanılması:
8/10/2012 tarihli ve 2012/3792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın 3 üncü maddesinde, ÖTV Kanunu’na ekli (I) sayılı listenin (B) cetvelindeki vergi tutarları uygulanarak teslim edilen G.T.İ.P. numaraları yazılı baz yağların; yine aynı maddede G.T.İ.P. numaraları ile yer alan malların imalinde kullanılması ve imal edilen malların aynı Kanunun 5’inci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca ihraç edilmesi veya 8’inci maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca teslim edilerek ihracının gerçekleştirilmesi halinde, özel tüketim vergisi tutarının 0,0500 TL/Kilogram olarak uygulanacağı öngörülmüştür. Buna göre baz yağların teslim tarihi itibariyle uygulanan vergi tutarları ile 0,0500 TL/Kilogram arasındaki fark iade edilebilecektir.
İthalatçı imalatçılar tarafından doğrudan ithal edilen (B) cetvelinde yer alan baz yağların, aynı cetveldeki bu Kararnamenin eki Kararın 3’üncü maddesinde G.T.İ.P. numaraları yazılı malların imalinde kullanılması, ÖTV Kanunu’nun (2/3-a) maddesi uyarınca teslim sayılmayacaktır. Bu malların ithalatı sırasında, Gümrük İdaresince alınan teminatın çözümü işlemleri ise 1 seri numaralı ÖTV Genel Tebliğinin (16.4./ı) bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde yerine getirilecektir.
Bu uygulama kapsamında kullanılmak üzere ÖTV mükelleflerinden satın alınan baz yağların satın alma tarihini takip eden aybaşından itibaren 3 ay içinde imalatta kullanılması ve imal edilen malların aynı süre içerisinde ÖTV Kanunu’nun 5’inci maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca ihraç edilmesi veya 8’inci maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca teslim edilmesi gerekmektedir. Ayrıca, ÖTV Kanunu’nun 8’inci maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca yapılan teslimlerde Kanunun bu maddesinde belirtilen sürede malın ihraç edilmesi şarttır.
Burada "Sanayi Sicil Belgesi" ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından verilen "Madeni Yağ Lisansı"nı haiz olan alıcı imalatçılar iade talebinde bulunabileceklerdir.
V-Sonuç:
ÖTV Kanunu'nun 2002 yılında yürürlüğe girmesiyle birlikte akaryakıt harici petrol ürünleri, yasadışı kullanımlarının engellenmesi amacıyla ÖTV kapsamına alınmıştı. Diğer taraftan, bu mallar aynı zamanda sanayide hammadde ya da yarı mamul olarak da kullanıldıkları için sanayicilerin mağdur edilmemesi amacıyla gerek ÖTV Kanunu'nda, gerekse Bakanlar Kurulu Kararları ile indirimli vergi uygulamalarına gidilmişti. Akaryakıt harici ürünleri motorin ile karıştırarak haksız kazanç elde eden kesimler eski sistem olan tecil-terkin ve indirimli oran uygulamalarından yararlanarak bu malları piyasaya 10 numara yağ adıyla yoğun şekilde sürmeye başladılar ve ciddi düzeylerde vergi kaybına neden oldular. Gelinen noktada, 25 seri numaralı ÖTV Genel Tebliği ile tecil-terkin ve indirimli oran sisteminden vazgeçilerek bu sefer iade sistemine geçilmiştir. Eski sistemde sanayiciler tarafından imalatta kullanılmak üzere satın alınan mallar için normal vergi tutarları yerine düşük vergi ödenerek aradaki fark için teminat verilmekteydi. Yeni sistemde ise söz konusu mallar için ilave bir vergi yükü getirilmeden, önce verginin tamamı tahsil edilecek, bu malların imalatta kullanıldıklarının tespiti üzerine ise belirlenen tutar iade alınabilecektir. Böylece, gerçek sanayiciler mağdur edilmeden tecil-terkin ve indirimli oran uygulamalarından yararlanmak suretiyle bu malların piyasaya 10 numara yağ olarak sürülmesinin engellenmesi beklenmektedir. Fakat, iade sisteminin yeteri kadar sermayesi olmayan sanayicinin faaliyetlerini sekteye uğratacağı ve iade sistemi nedeniyle önemli maliyet dezavantajlarına uğratacağını ifade etmek gerekmektedir. Konuyla ilgili olarak son dönemlerde akaryakıt kaçakçılığı ile mücadeleye ilişkin olarak Başbakanlık Genelgesi yayınlandı. Ekim ayında da Yargıtay tarafından verilen emsal bir karar ile 10 numara yağ satan kadar kullananın da sorumlu olduğu hususu karara bağlandı. Bu gelişmeler son derece olumlu olmakla birlikte, bize göre ise sorunun esasını denetim ve mevzuat yetersizliği, kaçak akaryakıt konusunun bugüne kadar sistematik olarak ele alınmaması ve özellikle yüksek vergi oranları oluşturmaktadır.
[1] E. Hesap Uzmanı,
[2] 5015 sayılı Kanunda akaryakıt kavramı benzin türleri, nafta (hammadde, solvent nafta hariç), gazyağı, jet yakıtı, motorin türleri, fuel-oil türleri ile Kurum tarafından belirlenen diğer ürünleri ifade etmektedir.
[3] PETDER (Petrol Sanayi Derneği) 23 Eylül 1996 tarihinde, petrol ürünlerinin üretimden tüketime kadar olan faaliyetler zinciri üzerinde çalışmalar yapmak amacı ile ülkenin önde gelen akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından kurulmuştur. PETDER, akaryakıtlar, yağlama yağları ve LPG’nin, üretimi, depolanması, ikmali, dağıtımı, taşınması, kullanımı, atık yağların toplanması, sağlık, emniyet ve çevre ile ilgili konularda çalışmalar yapmak üzere kurulmuş bir sektör derneğidir.
[5] Nakden ve mahsuben iade esasları 25 seri numaralı ÖTV Genel Tebliğinde açıklanmıştır.