SİRKÜLER (2023)

Sayı/Konu: 2023/42: AYM, VUk 160/A Maddesinde Yer Alan Mükellefiyet Terkinine İlişkin Durumu Anayasaya Aykırı Bulmamıştır.                     

Mevzuat: VUK 160/A Maddesi                          

Web: www.adenymm.com.tr

Tel; Email[1]: 0212 592 00 92, info@adenymm.com.tr, cakmakciali@adenymm.com.tr

Özet:

4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na 5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı Kanun’un 24. maddesiyle eklenen 160/A maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin “…vergi dairesinin mükellefin sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğuna ilişkin görüşü ve ilgisine göre vergi dairesi başkanı veya defterdarın onayı ile mükellefiyet kaydı terkin edilir…” bölümünün Anayasa’nın 2., 13., 35. ve 49. maddelerine aykırılığı ileri sürerek iptaline karar verilmesi talebiyle Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır.

AYM, 2022/146 Esas, 2023/31 Karar ve 16/2/2023 tarihli Kararı ile 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na 5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı Kanun’un 24. maddesiyle eklenen 160/A maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin “…vergi dairesinin mükellefin sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğuna ilişkin görüşü ve ilgisine göre vergi dairesi başkanı veya defterdarın onayı ile mükellefiyet kaydı terkin edilir…” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE karar vermiştir.

İçerik:                                       

İstanbul 7. Vergi Mahkemesi, mükellefiyet kaydının terkin edilmesine ilişkin işlemin iptali talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

Kanunun 160/A maddesinde ise sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğu tespit edilen mükelleflerin mükellefiyet kaydının terkin edilmesi ve işe başlama usul ve esasları düzenlenmektedir.

Anılan maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde mükellefiyet kaydının terkinine Hazine ve Maliye Bakanlığı (Bakanlık) tarafından belirlenen esaslar çerçevesinde vergi dairesinin görüşü ve ilgisine göre vergi dairesi başkanı veya defterdarın onayı ile gerçekleşeceği ve bu durum mükellefe tebliğ edileceği belirtilmiştir. Söz konusu cümlenin “vergi dairesinin mükellefin sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğuna ilişkin görüşü ve ilgisine göre vergi dairesi başkanı veya defterdarın onayı ile mükellefiyet kaydı terkin edilir” bölümü itiraz konusu kuralı oluşturmaktadır.

Kararda aşşağıdaki gerekçelere yer verilmiştir:

  • Kural, sahte belge düzenlenmesinin engellenmesi suretiyle devletin vergi kaybına uğramasının önlenmesini amaçlamaktadır. Öte yandan sahte belge düzenleme fiili kanunlarda suç olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla kuralın temel amacının Hazinenin vergi kaybına uğramasının ve suç işlenmesinin önlenmesi olduğu anlaşılmaktadır. Vergi kaybının ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla teşebbüs özgürlüğüne müdahalede bulunulmasının anayasal açıdan “meşru bir amaca dayandığı” sonucuna ulaşılmaktadır. Ancak sınırlamanın meşru bir amacının bulunması yeterli olmayıp ölçülü olması da gerekmektedir.
  • Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına alınan ölçülülük ilkesi ise elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır.
  • Elverişlilik öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını, diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir.
  • Mükellefiyet kaydının terkini sonucunda mükelleflerin sahte belge düzenleme riskinin azalacağı açıktır. Bu itibarla kuralın anılan meşru amaca ulaşma bakımından elverişli olduğu anlaşılmaktadır.
  • Çok kısa sürede oldukça yüklü tutarlarda sahte belge düzenlenmesi yaygın olarak karşılaşılan bir durum olduğundan teminat gösterme yükümlülüğünün sahte fatura düzenlenmesinin önlenmesi amacına ulaşılması bakımından mükellefiyet kaydının terkini aracı kadar etkili sonuç doğurmayabileceği anlaşılmaktadır. Bu itibarla kanun koyucunun doğrudan mükellefiyet kaydının terkin edilmesini öngörmüş olmasının takdir yetkisi kapsamında kaldığı değerlendirilmektedir.
  • Orantılılık, seçilen araç ile müdahaleyle korunmak istenen kamusal yarar arasında makul bir denge kurulmasını gerektirmektedir. Sahte belge düzenleme ve sahte fatura ticareti yapma, ülkemizde yaygın olarak karşılaşılan yasa dışı faaliyetlerdendir. Tek faaliyeti sahte fatura düzenleyip bunları satarak komisyon geliri elde etmek olan çok sayıda vergi mükellefinin bulunduğu bilinen gerçektir. Gerek adli gerek idari her türlü cezai tedbire rağmen sahte fatura ticaretiyle mücadelede istenen başarı elde edilememiştir. Ceza hukuku ve vergi hukuku alanındaki tedbirlerin yetersiz kaldığının gözlemlenmesi üzerine itiraz konusu kuraldaki tedbirin getirildiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla devletin söz konusu pozitif yükümlülükleri, olası terkin işlemini önlemeye ve hatalı terkin işleminden doğan hak kayıplarına ilişkin giderim yollarının öngörüldüğü gözetildiğinde kuralın anılan amacı ile teşebbüs özgürlüğüne getirilen sınırlama arasında makul dengenin gözetildiği ve kuralın gereksiz ve orantısız bir sınırlamaya neden olmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla kural, ölçüsüz bir sınırlama niteliği taşımamaktadır.

Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.

Sonuç olarak; 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na 5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı Kanun’un 24. maddesiyle eklenen 160/A maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin “…vergi dairesinin mükellefin sahte belge düzenleme riskinin yüksek olduğuna ilişkin görüşü ve ilgisine göre vergi dairesi başkanı veya defterdarın onayı ile mükellefiyet kaydı terkin edilir…” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE karar verilmiştir.

Bilgilerinize Saygılarımızla Arz Olunur[2].


[1]Soru, görüş, öneri ve değerlendirmeleriniz için E-mail (info@adenymm.com.tr) atmanızı rica ederiz.

[2] Bilgilendirme Metni:

Sirkülerlerimizde yer alan bilgiler belli bir konunun veya yasal düzenlemenin veyahut yargı kararlarının çok geniş ve kapsamlı bir şekilde ele alınmasından ziyade genel olarak mükelleflere ve uygulayıcılara bilgi vermek, gündemi talip etmeye yardımcı olmak ve yorum yapmalarına yardım amacını taşımaktadır.

Sirkülerimiz profesyonel hizmetlerimizi temsil etmeyebileceği gibi, her durum ve koşulda profesyonel yaklaşımlarımızı da ifade ettiği iddia edilemez. Yaptığınız fiili/pratik çalışmalarda bu değerlendirmeler dikkate alınırken, olayların koşullarının da incelenmesi, irdelenmesi, sonuçlarının iyi analizi son derece önemlidir. Bu tür çalışmalarda mutlak suretle bir profesyonelden bilgi alınması veya danışmanlık alınmasında fayda bulunduğu düşünülmektedir.

Şirketimiz tarafından bazı önemli mali hukuk içerikli konular Sirküler yerine Makale olarak paydaşlarımızla paylaşılmaktadır.

“ADEN Yeminli Mali Müşavirlik Anonim Şirketi Ve Period Bağımsız Denetim Ve Danışmanlık Anonim Şirketi", söz konusu Sirkülerlerin ve içeriğindeki bilgilerin hata içermediğine dair herhangi bir güvence vermemektedir. Sirkülerleri ve içeriğindeki bilgileri kullanımınız sonucunda ortaya çıkabilecek her türlü risk tarafınıza aittir ve bu kullanımdan kaynaklanan her türlü zarara dair risk ve sorumluluk tamamen tarafınızca üstlenildiğinin bilinmesi gerekmektedir.

Gerekli olması halinde iletişim bilgilerimiz:

Ofisler-İletişim Bilgileri

İstanbul Ofis 1  (Yeminli Mali Müşavirlik Hizmetleri):

Şenlikköy Mahallesi, Yaşar Kemal Sokak, No: 3 Daire: 5 Florya-Bakırköy-İSTANBUL

Tel: (0212) 592 00 92

Fax: (0212) 592 00 92

Web: www.adenymm.com.tr

Email: info@adenymm.com.tr

İstanbul Şube: Period Bağımsız Denetim Ve Danışmanlık A.Ş.(Bağımsız Denetim Hizmetleri) 4-(Bağımsız Denetim Hizmetleri)

Tel: (0212) 592 00 92

Fax: (0212) 592 00 92 

Web: Period Audit | Period Bağımsız Denetim ve Danışmanlık A.Ş.

E-Mail: info@adenymm.com.tr

WeCreativez WhatsApp Support
ADEN YMM